Simurg (Zümrüd-ü Anka Kuşu) Efsanesi

Yazar : İdris Cin Tarih : Cumartesi, Temmuz 11, 2009 | 5 Fikir Paylaşımı
Kategori(ler) : ,


Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix ),
Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması
ve
yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir...

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş.
Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış.
Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş.
Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte
Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş.
Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi...
İstek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri...

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.
İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler.
Yorulanlar ve düşenler olmuş...

"Aşk Denizi"nden geçmişler önce...". "Ayrılık Vadisi"nden uçmuşlar...".
"Hırs Ovası"nı aşıp, "Kıskançlık Gölü"ne sapmışlar...
Kuşların kimi "Aşk Denizi"ne dalmış, kimi "Ayrılık Vadisi"nde kopmuş sürüden...
Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp.
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş. (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış)
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış. Baykuş yıkıntılarını özlemiş. Balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "Şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "Yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...
Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.


Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça "si", "otuz" demektir... murg" ise "kuş"...

Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; "Simurg - otuz kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş.
30 kuş anlamış ki, aradıkları sultan kendileridir ve gerçek yolculuk kendine yapılan yolculuktur.

Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Şimdi kendi gökyüzünüzde uçmak zamanıdır...

Kaynak: Anonim

Sonraki yazımda tekrar görüşene dek hayatınızdan pozitifliği, yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar Paylaşmak Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla

5 Fikir Paylaşımı

  1. Burçak Çubukçu 11 Temmuz 2009 11:40  

    Simurg Efsanesi son derece güzel ve alegorik bir hikaye. Şimdi bunun üzerine bir de VITRIOL (bunun batı versiyonu sayılır) işlersen tadından yenmez :) Unutmadan, bunun çok benzeri bir de Tasavvuf'daki 4 kapı sembolizması var :)

  2. İdris Cin 11 Temmuz 2009 11:45  

    @Burçak Bey: Güzelce, sindire sindire kavramaya çalışıyorum bu aralar. Yönlendirmeniz için teşekkür ederim ;)

    Sevgiler, Saygılar

  3. albatros 11 Temmuz 2009 11:54  

    idris gerçekten güzel bir yazı . valla tadından yenmedi :)

  4. hülyakonar 11 Temmuz 2009 12:43  

    hepimiz birer simurguz aslında...kimimiz farkedip hayatını ona göre şekillendiriyor kimide bunu farkedemeden birkez bile uçamadan göklerde! göçüp gidiyor bu dünyadan...

  5. İdris Cin 11 Temmuz 2009 17:26  

    @Hülya Hanım: Bence o kadar basit değil. Bir şekilde arayış(lar)a girer ve sonunda kendimizi bulursa işte o zaman Simurguz :) Çünkü anladığım kdarıyla olayın özünde sonunda kendini bulma yatıyor.

    Sevgiler, Saygılar

Yorum Gönder