Bilişim Sektörü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilişim Sektörü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Merhabalar,

Sabahleyin çalışma arkadaşım sevgili Erdem Öztürk 'ün mailime ilettiği bir içeriği siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum. Kendisine bir arkadaşından gelen ve çok beğendiğim mail şöyle başlıyor;
"ABD’nin Denver Eyaleti 'ne master için giden genç arkadaşım ...... bir mail atmış. Bir profesorün mezun etmeye hazırlandığı Bilgisayar Mühendisliği öğrencilerine verdiği son dersi anlatıyor. İlgimi çekti, sizlerle paylaşmak istedim. Aynen şöyle;"

Tam olarak anlatılan olay yaşanmış mıdır kesin olarak bilmek mümkün değil, ancak içerik ve tespitler çok etkileyici. Sözü daha fazla uzatmadan sizi harikulade bulduğum içerikle başbaşa bırakmak istiyorum.

Bilişim İnsanı

"Bilgisayar Mühendisi arkadaş!

İnşallah iyi bir donanımcı, iyi bir programcı, iyi bir network uzmanı veya iyi bir sistem operatorü olacaksın. Yalnız şu mühim meseleri sakın aklından çıkarma.


Bu kâinatın öyle bir donanımcısı vardır ki, bütü mevcudatı ve içinde yeryüzünü create etmiş (yaratmış), güneşi bir power source (güç kaynağı), ayı bir system clock (sistem saati) yapmış. O power source dur ki kesintiye uğramaz ve o system clock tur ki şaşmaz ve şaşırmaz. O donanımcının ilminin ve sanatının nihayetsizliğini gösterir. Bu zât aynı zamanda öyle yüce bir programcıdır ki, şu muazzam hayat programını yazmış, yüz binlerce yıldan fazladır error (hata) verdirmeden, crash ettirmeden (kesinti veya kırılmaya uğratmadan) çalıştırıyor.

Eğer onun ne kadar iyi bir programcı olduğunu anlamak istersen, önce kendine bak. Gözünle görmediğin küçücük bir hücrene bütün kodunu save etmiş (kaydetmiş) ve yine o küçücük hücrende excute ettiriyor (icra ediyor).

Madem ki DNA’nın bir program olduğu apaçıktır ve bir program programcısız olamaz; demek ki senin programcılığın o büyük zatın programcılığına ancak bir ayna hükmündedir. Yine senin hücrelerinden oluşturduğu networkun içinde hadsiz protokollerle o hücreleri konuşturduğu gibi, seninde diğer insanlarla türlü dillerde ve protokollerde konuşabilmen için gerekli donanımını yanına vermiştir, öylece de gördürüyor, konuşturuyor ve dinletiyor ve sen etrafındaki bütün cisimlerden haber alasın diye ışık, ses gibi türlü medyayı hazırlamış kullandırıyor. Ve sen bunları keşfeder, kullanır, fakat yenisini ekleyemezsin. O halde öyle büyük bir network uzmanı zât vardır ki, senin her türlü ihtiyacını bilir ona göre teçhizatını verir. Senin network uzmanlığın ancak sonsuz ilminden sana verdiği bir küçük parça ve bir büyük nimettir.

Arkadaş aldanma!


Bu güzel dünya hayatı, bir limited trial versiyon (kısıtlı kullanım versiyonu) programdır. Görüyorsun ki elde ettiğin malı mülkü hiçbir suretle save edemiyorsun (saklayamıyorsun). Öyle ise bu kâinat yazılımını yazanı tanı. Hem hiç mümkün müdür ki bir programcı bu kadar güzel bir program yapsın ve yaptığı programda about (programların içine konulan ve programcısını tanıtan açıklama) koyup kendini tanıtmasın. Öyle ise bu kainatın en büyük donanımcısı, programcısı, network uzmanı ve sistem operatorü olan zatın, her yere işlediği about kesimlerini gör, öğren, full versiyonunu (sınırsız kullanım versiyonu) kazanmak için çalış. Unutma ki hiçbir hareketin atlanmadan dikkatlice loglar (kayıtlar) tutuluyor. Bu loglar herşeye gücü yeten o sistem yönetecisi tarafından kontrol edilecektir.

Öyleyse; hangi alanda uzman olursan ol yüce yaratıcının farkında ol, bu farkındalılıkta da uzman ol."

Sonraki yazımda tekrar görüşene dek hayatınızdan pozitifliği, yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar Paylaşmak Üzere,
Sevgi ve Saygılarımla
Devamını Okuyun »


Herkese Merhabalar,

Web dünyamızda yaşadığımız son olaylardan sonra kendime şu soruyu sormadan edemiyorum ; Ülkemize artık bir bilişim/iletişim/teknoloji bakanlığı şart değil mi ? Bu soruya verdiğim cevap ise elbette; Evet, şart. Hatta geç bile kalındı.

Çok geriye gitmemize gerek yok aslında, önce "çocuk pornosu skandalları" ile çalkalandık, ardından YouTube'a erişimimiz ( malum video yüzünden ) engellendi, ardından yine malum içerikler yüzünden Ekşi Sözlük engellendi. Son olarak ise ( 8 gün önce ) dünyaca ünlü blog servisi WordPress erişimimiz yine malum bir neden yüzünden engellenmişti ve henüz bu engelleme kaldırılmış değil. Flickr Blog'un halen engelleniyor olması da cabası. Atlamamamız gereken bir ayrıntı da; bütün bu süreçleri yaşarken ülkemizin bana göre en stratejik kurumlarından biri olan Türk Telekom'un özelleştirilmesi.

Televizyon kanallarında, gazetelerde, haber sitelerinde ya da bloglarda her sabah teknolojik gelişmeler ile ilgili mutlaka en az bir habere rastlıyoruz. Yeni buluşlar, yeni araştırmalar yani bilim ve teknoloji toplumu olma yönünde dünya devletleri hızla ilerliyor. Hatta ortada bir yarış var.

Peki bu yarış içerisinde ülkemiz ne durumda sizce, önlerde miyiz yoksa gerilerde mi? Aslında olumlu bir çok örnek var karamsarlığa kapılmamak için. Örneğin İlk Üç byutlu TV çalışmaları ya da yurtdışında ki bilim insanlarımızın başarıları gibi (son güncel örnek). Demek ki; destek verildiği taktirde ülkemizde portansiyel var ( bir kısım bilim insanımız beyin göçü ile yurtdışına çıksa bile ). Destekten kastım elbette devlet desteği, hükümet desteği.

Son senelerde dünya ortalamasının üzerinde büyüme başarısını sürekli gösterebilen Çin gibi, yazılımda dünyanın üssü olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Hindistan gibi örnekler var önümüzde ve bu ülkelerinin başarılarının altında yatan ana neden devlet/hükümet desteğidir. Potansiyeli keşfedip, altyapı sunarak gelişmesini, endüstri haline gelmesini sağlamak ve gerekli kritik destekleri vermektir bu ülkelerde başarılan.

Gelelim kendimize, ülkemize. Devletimiz/hükümetlerimiz bilim, bilişim ve teknolojiye gerekli desteği veriyor mu, tabi ki hayır. Bir bakanlığımız bile yok maalesef sektör üzerine devlet gözüyle eğilecek. Her ne kadar yeni hükümet kabinesinde "Bilim ve Teknoloji'den Sorumlu Devlet Bakanlığı"nın da bulunacağı sesleri yükselse de medya da, bakanlık kurulmadan, resmileşmeden inanmak zor gibi :)

İnşallah bu yeni bakanlık kurulur tabi, ama (endişeleniyorum ki); "Bilim ve Teknoloji'den Sorunlu Devlet Bakanlığı" haline gelmez inşallah. Sanırım neyi kastetmek isteğimi anlamışsınızdır. Böyle bilinçsiz site kapatmalar devam ederse, bilim ve teknoloji toplumu olma yönünde yukarıda ki bahsettiğim potansiyele gerekli destekler verilmesze maalesef bu bakanlık hakkaten sorunlu bir bakanlık haline dönüşünür. Tabiki temennim ve beklentilerim bu bakanlığın bilişim dünyası için çok olumlu ve faydalı olacağı yönünde. İnşallah beklentilerimiz doğru çıkar ve bakanlık görev ve sorumluluklarını kavrayarak görevine başlar. Şimdiden ülkemiz için hayırlı olsun diyorum.

Yazımın başlarında da belirttiğim gibi elbette bu konuda bir geç kalınmışlık söz konusu. Ama "zararın neresinden dönülürse kardır" demekten başka bişey gelmiyor elimizden şimdilik. Bakanlık açıldığı zaman ise elimizden gelen şeyler elbette olacak. Mesela sektör sorunlarını kendimizce anlattığımız ve tavsiyelerimizi içeren e-mailler ile (abartmadan tabi) bakanlığı e-mail yağmuruna tutabiliriz ve katkı da bulunmaya çalışabiliriz. Tabi ki, okunmadan yırtılıp atılma riskini göze alarak.

Bilişim sektörü açısından baktığımız da; kurulacak yeni bakanlık öncelikle derneklerin, sektör de ki şirketlerin görüşlerini alarak sektörü analiz etmeli ve bir eylem planı hazırlamalıdır.

Öcelikle sektörün gelişiminde kısıtlayıcı/tetikleyici olan alpyapı gözden geçirilmeli ve kısıtlar giderilerek tetikleyici noktalar güçlendirilmelidir ( yani önce altyapı! ). Özetle YouTube gibi projelerin rahatlıkla ülkemizde host edilebilmesi ve sorunsuzca hizmet verebilmesi gerekiyor da diyebiliriz kabaca. Bu "internet altyapısı" sektörün kısıtlarından sadece birisidir, ancak ülkemizin global projeler üretememesinin etkenlerinden de birisidir bence.

Daha sonra ise, Amerika'yı yeniden keşfetmeden ( yani bu konuda zaten başarılı olan ülkelerin sistemlerini inceleyip ülkemiz koşullarına uyarlayarak ) ülkemiz bilişim sektörü için gerekli düzenlemeler yeniden yapılandırılmalıdır.

Belirtmek istediğim ve en çok önem verdiğim diğer bir nokta ise; bilişim ve teknolojiyi bir ülke politikası haline getirmemiz gerektiğidir. Yeni hükümet ve meclisteki mualif siyasi partiler tam bir birlik içerisinde bu hedef doğruldusunda birlikte hareket etmelilerdir.

Konu hakkındaki paylaşımlarınızı, olumlu/olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi merakla bekliyorum.

Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Siyasi partilerin bilişime bakış açılarını bloğumda yazmış olduğum 6 yazılık bir yazı dizisi ile sizlere aktarmış oldum. Bunu yaparken de tarafsız ve yorumsuz kalmak adına yazılara yorumlarımı katmadım. Bundaki amacım da siz değerli okurlarımın siyasi bakış açılarını herhangi bir şekilde etkilememek. Fikirlerini ve görüşlerini okurlarına empoze etmeye çalışan yeterince yazı web de ve yazılı medyada dolaşıyor zaten dimi.

Her ne kadar benim ve siz okurlarım için monoton bir seri olsa da bu yazı dizisi, bilişim adına faydalı bir içerik oluştuğu düşüncesindeyim. Bu içerikten sonra genel bir değerlendirme yapmak istiyorum müsadenizle.

Değerlendirmeye istatistiksel veriler ile başlarsak; seçime katılan 21 siyasi partiden 2 sinin seçim ile ilgili açıkladığı bir seçim bildirgesi ya da parti programı bulunmamakta ( ya da bunları internet ortamında paylaşmıyorlar ). Geriye kalan 19 siyasi partiden ise sadece 11'i de bildirge veya parti programlarında bilişime yer vermişler.

Bildiğiniz üzere ülkemizin gündeminde seçim haricinde canlı olarak gümden teşkil eden terör, dış siyaset ve ülke ekonomisi gibi kritik konular bulunmakta. Dolayısıyla da bu önemli konular üzerine partilerin program ya da bildirgelerinde önemle odaklanılmış. Bu çok yadırgadığım bir durum değil kesinlikle, ancak belirtmek istediğim husus; büyük konuların küçük konuları yutması. Ülkemizin büyük sorunları üzerine odaklanan partilerimize küçük sorunlarımızı da hatırlatmak istiyorum. Öyle ki; küçük gördüğünüz sorunları çözerseniz, büyük sorunlarınızı da daha kolay çözebilirsiniz.

Bilişim yukarıda belirttiğim gündem teşkil eden konulara göre elbette öncelikli değil, ancak çağı yakalamak isteyen bir ülke için kesinklikle önem verilmesi gereken ve büyük sorunlarca yutulmaması gereken kritik bir konu, kritik bir sektördür.

Bu yüzden, seçime katılacak olan toplam 10 partinin bişilim ile alakadar olmaması ve diğer partilerimizin çoğunun da konuya yeterince eğilmemiş olması, bilişim sektöründe ekmek yiyen bir birey olarak beni üzdü ve endişelendirdi açıkçası. Bu noktada bazılarımız "siyasi partiler zaten vaadettiklerini yapmıyor ki!" diyebilir ancak, burada "vaad etmeme" gibi daha da kritik bir konu var dikkatinizi çekmek istediğim.

Bilişim ve bilgi çağında yaşadığımız bu dönem de; partilerimizi bilişim üzerine daha fazla odaklanmaya çağırıyorum. Bilişim kesinlikle gözardı edebilecekleri bir konu değildir. Bilişime önem veren ülkelerin global dünyamızda daha stratejik noktalarda köşe kaptıkları ortadadır.

20. yüzyılın sanayi hamlesini kaçıran bir ülke olarak halen bunu yakalamaya çabalıyoruz. Japonya ve Hindistan gibi ülkeleri kendimize örnek almalı, kaçırdığımızı kovalamayı bırakıp, kestirme bir yola girmeliyiz, bu kestirme yol da elbette Bilişimdir.

Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

"Partilerin Bilişime Bakış Açıları" yazı dizimize devam ediyoruz. Partilerin seçim bildirgelerinde, parti programlarında ya da tüzüklerinde bizlere sundukları bilişime bakış açılarını ve vaatlerini alfabetik sıraya göre, tarafsız ve yorumsuz olarak sizlere sunmaya kaldığımız yerden Saadet Partisi, Sosyal Demokrat Halk Partisi ve Türkiye Komünist Partisi ile devam ediyoruz.



Saadet Partisi (http://www.sp.org.tr/ )

Partinin Seçim Beyannamesinde Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır.
( http://www.sp.org.tr/download.asp?subid=25 )



Sosyal Demokrat Halk Partisi (http://www.shp.org.tr/ )

Parti Programında Bilişim ile İlgili Konu
(http://www.shp.org.tr/parti-programi/ )

İçeriği aynen aktarıyorum;

EĞİTİM VE SAĞLIKTA EŞİTLİK SAĞLAYACAĞIZ

Dünyada iletişim ve bilişim devrimi olarak tanımlanan teknolojik devrim yeni bir toplumsal biçimlenmenin ortaya çıkmasına yol açmış, daha çok bilgi, daha çok teknoloji ve daha farklı düşünce gerektiren değişikliklere neden olmuştur.

Bilgi toplumu sürecini değerlendirerek akılcı, bilimsel düşünen, Cumhuriyetin çağdaş değerlerine bağlı, laik, hak ve sorumluluklarının bilincinde olan, üretken ve modern becerilerle donatılmış, demokrasiden ödün vermeyen, ahlaki değerleri önemseyen özgür birey, toplumsal gelişmenin öncüsüdür.



Türkiye Komünist Partisi (http://www.tkp.org.tr/ )

Partinin Seçim Bildirgesinde Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır.
( http://www.tkp.org.tr/secim2007/brosurlerliste.html )



Lütfen yukarıdaki aktardığım içeriklerle ilgili tespit ettiğiniz yanlışlıklar ya da eksiklikler varsa beni uyarınız ki okurlarımızı yanlış bilgilendirmeyelim.

Bir sonraki yazım, yazı dizimin son yazısı olacak ve bu 6 seri yazı ile sizlerle paylaştığım "Partilerin Bilişime Bakış Açıları" hakkında genel bir değerlendirme yapıyor olacağım.

Sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

"Partilerin Bilişime Bakış Açıları" yazı dizimize aynı hızla devam ediyoruz. Partilerin seçim bildirgelerinde, parti programlarında ya da tüzüklerinde bizlere sundukları bilişime bakış açılarını ve vaatlerini alfabetik sıraya göre, tarafsız ve yorumsuz olarak sizlere sunmaya kaldığımız yerden İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi ile devam ediyoruz.



İşçi Partisi (http://www.ip.org.tr/ )

Partinin Seçim Bildirgesinde Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır. (http://ip.org.tr/lib/pages/detay.asp?goster=mhaberdetay&idhaber=63 )



Liberal Demokrat Parti (http://www.ldp.org.tr/ )

Partinin Seçim Bildirgesinde Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır.
( http://www.ldp.org.tr/secimbildirge.asp )



Milliyetçi Hareket Partisi (http://www.mhp.org.tr/ )

Seçim Beyannamesinde Bilişim ile İlgili Konu
( http://www.mhp.org.tr/beyaname/beyan0.php )

İçeriği aynen aktarıyorum;

S. BİLİM VE TEKNOLOJİ

Milliyetçi Hareket Partisi’nin bilim ve teknolojide temel hedefi gelişmiş ülkelerle olan açığını kapatarak bilgi toplumuna geçişi sağlamaktır.

Politikamız, bilim-teknoloji-yenilik-üretim arasındaki etkileşimi dikkate alan bir anlayışa dayanmaktadır.

Bilgi toplumuna geçişin sağlanması, bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirmenin etkin bir şekilde yürütülmesi ve koordinasyonun sağlanması amacıyla “Bilim, Teknoloji ve İletişim Bakanlığı” kurulacak- tır.

Bilgi toplumu alt yapısının oluşturularak hayatın her alanında elektronik yaşam tarzının benimsenmesi sağlanacaktır. “e-yaşam” tarzının gereği olarak çağdaş norm ve standartlarda internet alt yapısının mevzuat, idari yapı ve beşeri kapasitesinin oluşturulmasına önem verilecektir.

Kamu hizmetlerinin elektronik ortamda sunulması sağlanacaktır. Bu suretle hızlı ve kaliteli hizmet verilecek, yolsuzluk ve usulsüzlüğe neden olan birçok uygulama ortadan kaldırılacaktır.

e-yaşam tarzının bir gereği olarak herkese nüfus, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, vergi gibi vatandaşlık bilgilerinin yer aldığı akıllı kart verilerek hayatın kolaylaştırılması sağla- nacaktır.

Bilgisayar ve en yeni iletişim teknolojilerinin kamu kuruluşları, eğitim merkezleri ve sanayide kullanılması yaygınlaştırılarak, toplumun bilgi çağına hazırlanmasına önem verilecektir.

Bütün kamu kurum ve kuruluşlarının elektronik ortamda hizmet vermesi sağlanacak, okullar, kütüphaneler, belediyeler ve muhtarlıklar bilgisayar altyapısı ve hızlı internet erişimi imkânına kavuşturulacaktır.

Bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla her eve internet, herkese internet projesi hayata geçirilecektir.

Bilimsel ve teknolojik araştırmaların, yenilikler ve buna bağlı olarak verilecek patentler aracılığıyla üretime ve toplumsal faydaya dönüşmesi sağlanacaktır. Bunun için gerekli olan “Milli Yenilik Sistemi” kurulacaktır.

Milli Yenilik Sisteminin kurulmasının ardından, sektörel ve yerel bazda yenilik sistemleri kurulacak ve bölgesel özelliklere göre sistem yapılandırılacaktır.

Teknolojik yenilikler ve teknolojik ürünleri yenilemek için gerekli olan Ar-Ge çalışmalarına destek sağlanacaktır.

Patent, ticari marka, endüstriyel tasarım ve telif haklarının korunması amacıyla fikri mülkiyet hakları sistemi etkinleştirilecektir.

Ar-Ge sonuçlarının sanayiye ve üretime aktarılabilmesi için “Teknoloji Transfer Merkezleri” kurulacaktır.

Kamu kaynaklarından Ar- Ge yatırımlarına daha fazla kaynak aktarılacaktır. Ayrıca, özel sektörün Ar-Ge ve teknoloji üretimi yatırımları desteklenecektir.

Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı beş yıl içinde %2.5’e çıkarılacaktır. Bu amaçla kamu ihalelerinden alınacak pay ile Ar-Ge fonu oluşturulacaktır.

Etkin bir üniversite-sanayi işbirliği gerçekleştirilecek üniversite-sanayi ortak araştırma merkezleri kurulacak, üniversitelerin Ar-Ge kapasitesinden özel sektörün yararlanması sağlanacaktır.

Başta savunma sanayiine yönelik tedarikler olmak üzere, tüm kamu kurumlarının tedarik politikaları Ar-Ge’ye dayalı olacak ve bilim, teknoloji ve yenilik yeteneğimizi geliştirmek amacıyla kullanılacaktır.

Üniversitelerin, araştırma kurumlarının ve özel sektörün uluslararası fonlardan yararlanabilmesi için öncelikli ve ileri teknoloji alanlarında Ar-Ge projelerinin geliştirilmesi ve uygulanması teşvik edilecektir.

Bilgi üretim teknolojileri, Bioteknoloji ve Gen Teknolojileri, Nanoteknoloji, Mekatronik, Üretim, Süreç ve Teknolojileri Malzeme Teknolojileri, Enerji Teknolojileri ve Tasarım Teknolojileri gibi çağımızın stratejik teknolojilerinde Ar-Ge faaliyetlerine önem ve öncelik verilecektir

Araştırmacı insan gücü nitelik ve nicelik yönünden geliştirilecek ve bunların istihdamı teşvik edilecektir.

Üniversite-sanayi işbirliğini kalıcı ve güçlü bir şekilde tesis edebilmenin, bilimsel ve teknolojik alanda atılım yapabilmenin en önemli araçlarından birisi olan Teknokentler, üniversitelerin yanı sıra organize sanayi bölgelerinin bünyelerinde de açılacaktır.

Alanında temayüz etmiş yurt dışındaki Türk araştırmacıların ve yabancı araştırmacıların ülkemizde uygulamaya konulacak araştırma projelerinde ve üretimde istihdamı teşvik edilecektir.

Türk Dünyasının bilimsel araştırma merkezi niteliğinde “Ankara Temel Araştırmalar Merkezi” ATAM kurulacaktır.




Özgürlük ve Dayanışma Partisi (http://www.odp.org.tr/ )

Partinin Seçim Bildirgesinde Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır.
(http://www.odp.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=231 )



Bir sonraki yazımızda yine kaldığımız yerden Partilerin Bilişime Bakış Açılarını paylaşmaya devam edeceğim.

Lütfen yukarıdaki aktardığım içeriklerle ilgili tespit ettiğiniz yanlışlıklar ya da eksiklikler varsa beni uyarınız ki okurlarımızı yanlış bilgilendirmeyelim.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

"Partilerin Bilişime Bakış Açıları" yazı dizimize aynı hızla devam ediyoruz. Partilerin seçim bildirgelerinde, parti programlarında ya da tüzüklerinde bizlere sundukları bilişime bakış açılarını ve vaatlerini alfabetik sıraya göre, tarafsız ve yorumsuz olarak sizlere sunmaya kaldığımız yerden Genç Parti, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Yükselişi Partisi ve Hürriyet ve Değişim Partisi ile devam ediyoruz.



Genç Parti

(http://www.genc-parti.org/ )
(http://www.gencpartiliyiz.com/ )
(http://www.habergenc.com/ )

Genç Parti'nin web sitelerinde herhangi bir bildirge, beyanname ya da parti programına rastlanmamıştır.

Eğer siz rastladıysanız lüften paylaşınız.



Hak ve Özgürlükler Partisi (http://www.hakpar.org.tr/ )

Parti Programında Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır.
(http://www.hakpar.org.tr/program.htm )



Halkın Yükselişi Partisi (http://www.hyp.org.tr/ )

Seçim Bildirgesinde Bilişim ile İlgili Konu
(http://www.hyp.org.tr/hypprogram.asp )

İçeriği aynen aktarıyorum;

X. ARAŞTIRMA VE TEKNOLOJİ

1. Bilişim Altyapısı

Teknoloji politikasının oluşturulmasında daha önce belirttiğimiz teknolojik sistem yapısı esas alınacaktır. Teknoloji politikamız etkin işleyen bir teknolojik sistem yaratmaya ve bu sistem içinde ileri teknolojiler üretmeye yöneliktir.

Temel hedefimiz teknoloji ithal eden bir ülke olmak yerine teknoloji üretip ihraç eden ülke konumuna gelmektir. Hedefimiz, teknolojiyi izleyici bir Türkiye’den teknolojik önderliğe terfi etmiş bir Türkiye yaratmaktır.

*Teknolojik sistemin alt yapısı; ulusal yenilik ağları ile bunların bileşenleri olan üniversiteler, AR-GE birimleri, teknokentler, üniversite-sanayi işbirliğini sağlayan kurumlarla, işletmelerin, etkin eşgüdüm ve işbirliği şeklinde oluşturulacaktır.

*Teknoloji geliştirme konusunda büyük işletmeler cesaretlendirilip teşvik edilirken, KOBİ’lerin teknolojik ihtiyaçları daha çok teknoparklarla üretim kümelerinin işbirliği içinde karşılanacaktır.

*İleri teknoloji araştırma enstitülerinin geliştirilmesine özel önem verilecektir.

*Teknoloji üretiminde zayıf kaldığımız alan ve konularda ülke çıkarlarına uygun düşecek teknolojik işbirliği programlarının geliştirilmesi için özel stratejilere ağırlık verilecektir.

*Yurt dışındaki Türk bilim adamlarından yararlanmak için özel projeler geliştirecektir.

*Üniversite, enstitü, teknopark ve AR-GE birimleri sadece teknoloji üretimi için değil teknoloji üretecek insan kaynaklarının yetiştirilmesi için de yönlendirilecektir.

*Stratejik teknoloji üretilmesinde özel sektörün yetmediği durumlarda kamu birimleri daha aktif olarak sorumluluk üstleneceklerdir.

*Bu yeni politikalara dayalı bilim, araştırma ve teknoloji eksenini yaratmak ve değişim çağına ayak uydurabilmesini sağlamak üzere, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı kurulacaktır.

2.Üniversite ve Bilim

*Üniversitelerimiz sadece eğitim veren kurumlar olmanın yanında, yeni bilim dallarının ve teknolojilerinin geliştirilmesinde öncülük edecek şekilde yeniden yapılandırılacaktır.

*Üniversitelerin bu amaca ulaşabilmeleri için YÖK’ün eşgüdüm işlevi öne çıkarılacak, demokratikleştirilmesi sağlanacaktır. Üniversite yönetimlerinin işlevsellikleri ile demokratikleşmeleri birbirine paralel olarak geliştirilecektir.

*Üniversiteler, yenilikçiliğin ve teknoloji üretiminin sürükleyici merkezleri haline getirilecektir. Üniversitelerin kendi içinde olduğu kadar diğer üniversiteler ve iş dünyası ile ilişkilerinin geliştirilmesine öncelik ve ağırlık verilecektir.

*Nanoteknoloji de dahil olmak üzere yeni ve ileri teknolojilerin geliştirilmesi yönünde yüksek araştırma enstitüleri kurulacak, bilim ve teknolojilerin geliştirilmesi en ileri düzeyde teşvik edilecektir.

*Meslek okullarının kendi alanlarındaki meslek yüksek okullarına doğrudan ve sınavsız devamını sağlayacak önlemler arttırılacak ve yaygınlaştırılacaktır.

3. Üniversite-Sanayi İşbirliği

*Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde Kurulu bulunan AR-GE şirketlerinin yanı sıra bu bölgelerde Üniversite-Sanayi Ortak Araştırma Merkezleri’nin kurulmasına, üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi ile teknoloji üretimine öncelik verilecektir.

*Sanayi kuruluşlarını AR-GE’ye yönlendirmede, bakanlık, gerekli destekleri verecek ve bu rolünü teşvik mekanizmaları ve tedarik politikası aracılığı ile yerine getirecektir. Bu konudaki AR-GE faaliyetlerinin ticarî ürüne dönüşmesini desteklemek üzere ‘Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları’nın, girişimciliğin desteklenmesi için ‘Girişim Sermayesi ve İpotek Bankacılığı’nın kurulması ve yaygınlaştırılması amacıyla yasal ve yapısal düzenlemelere gidilecektir.

*Girişimcilik kültürünü ve yönetim becerisini artırmak, teknolojik alt yapıyı geliştirmek ve yatırımları yönlendirmek amacıyla, araştırmaları, yeni buluşları ve transferleri yararlı hale getirmek üzere gerekli mevzuat değişiklikleri yapılacaktır

4. Yenilik Merkezleri: Teknoparklar, Teknokentler, Agroparklar

*AR-GE’ye ayrılan kaynakların verimli biçimde kullanılabilmesini sağlamak için, etkin bir stratejik izleme ve yönlendirme aracı olarak ‘Ulusal AR-GE Bütçesi’ oluşturulacaktır. Bu amaçla, kamu kuruluşlarının yatırımlarından, ithalat üzerinden alınan vergilerden ve benzer fonlardan kesintilerle yeni gelir kaynakları yaratılacaktır.

*Üniversite öğretim üyelerinin sanayideki araştırmalara, özellikle teknoparklarda yer alan sanayi kuruluşlarının ve üniversite-sanayi Ortak Araştırma Merkezleri’nin AR-GE faaliyetlerine katılabilmelerini; sanayideki araştırmacıların da üniversitelerin araştırma-eğitim faaliyetlerinde yer alabilmelerini mümkün kılacak Araştırmacı Personel Mevzuatı çıkarılacaktır.

*Moleküler biyoloji, biyoteknoloji, gen mühendisliği, uydu teknolojisini esas alan meteorolojik ve jeofizik (sismik, gravite ve manyetik metotları) araştırmalara özel önem verilecektir.




Hürriyet ve Değişim Partisi (http://www.hurparti.org.tr/ )

Seçim Bildirgesinde Bilişim ile İlgili Konu
( http://www.hurparti.org.tr/program.htm )

İçeriği aynen aktarıyorum;

BİLGİ TOPLUMU

21. yüzyilda küresellesen dünyanin evrensel gelisim araci bilisim teknolojileridir. Türkiye gibi gelismekte olan ülkelerin mevcut kaynaklarini en iyi sekilde kullanmasi sarttir. Iste bilisim teknolojileri insan, para, malzeme ve her türlü kaynagi en verimli kullanmayi saglayan araçtir. Bu nedenle bilgi ve iletisimin olaganüstü degerini anlayarak, vatandaslarin devletten beklentilerini en iyi karsilayacak basit, esitlikçi, seffaf devlet yapisini çagin teknolojilerini en iyi sekilde kullanarak yerine getirecegiz.

HÜRPARTI, e-dönüsüm Türkiye projesi içerisinde, e-devlet, kamu- net ve toplam kalite uygulamalarinin zaman geçirilmeden sonuçlandirilmasini hayati ihtiyaç olarak görmektedir.

Bilisim sektörü, tüm dünyada yalnizca ekonomik degil, siyasi, askeri, kültürel olarak tüm toplumlari dogrudan etkileyen itici bir güç olarak kabul edilmektedir.

Türkiye düsünen, bilgi üreten ve bilgi kaynaklarini kullanan, fikir üretimi yüksek insanlardan olusma gayretlerini arttirmalidir.

Düsünme, algilama, karar verme ve problem çözme yetenekleri gelismis, çevreye ve degisen kosullara uyum gösterebilen, sanata, arastirma-gelistirmeye, bilim ve teknoloji üretimine yatkin ve beceri düzeyi yüksek insan yetistirmek hedefimizdir.

Bilisim teknolojilerinin üretime dönük çalisabilmeleri ve dünya standartlarinda yazilim ve donanim üretmeleri için tekno-parklarin kurulmasi, vergi ve gümrük muafiyetleri gibi tesviklerin verilmesi saglanacaktir. Böylece yerli yazilim firmalarinin tüm dünya pazarlarina açilmasi, onlarla rekabet etmesi tesvik edilip ayrica uluslararasi yazilim firmalari ile isbirligi ve ortaklik kurmalari ve kaliteli yazilim üretmeleri saglanacaktir.

Partimiz, ülkemizin bilgi ve bilisim politikasinin belirlenmesi ve uygulanmasi için Bakanliklar düzeyindeki örgütlenmenin daha da aktif hale getirilmesini gerçeklestirip tüm devlet hizmetlerini dogru, kolayca, kesintisiz ve adil bir sekilde halka sunulmasi ve bilisim teknolojilerinin de o oranda kullanilmasini saglayacaktir.




Bir sonraki yazımızda yine kaldığımız yerden Partilerin Bilişime Bakış Açılarını paylaşmaya devam edeceğim.

Lütfen yukarıdaki aktardığım içeriklerle ilgili tespit ettiğiniz yanlışlıklar ya da eksiklikler varsa beni uyarınız ki okurlarımızı yanlış bilgilendirmeyelim.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

"Partilerin Bilişime Bakış Açıları" yazı dizimize aynı hızla devam ediyoruz. Partilerin seçim bildirgelerinde, parti programlarında ya da tüzüklerinde bizlere sundukları bilişime bakış açılarını ve vaatlerini alfabetik sıraya göre, tarafsız ve yorumsuz olarak sizlere sunmaya kaldığımız yerden Demokrat Parti, Demokratik Toplum Partisi, Demokratik Sol Parti ve Emek Partisi ile devam ediyoruz.



Demokrat Parti ( http://www.dp.org.tr/ )

Seçim Beyannamesinde Bilişim ile İlgili Konular
( http://www.dp.org.tr/Dokumanlar/secim2007beyanname.pdf )

İçeriği aynen aktarıyorum;

BİLİM, TEKNOLOJİ VE YENİLİKÇİLİK

21.yüzyılda dünyaya yön veren devletlerin büyük bir bölümü, 16. yüzyıldan başlayarak bugüne kadar gelen istikrarlı bir gelişme sürecini takip etmişlerdir. Bu süreçte, 16. ve 17. yüzyıllarda ticaret devrimini, 18. ve 19. yüzyıllarda ise sanayi devrimini sağlıklı bir biçimde yaşayan devletlerin son iki yüzyılda da küresel bir güç olma yolunda önemli adımlar attıkları görülmüştür. Maalesef Osmanlı Devleti bu iki önemli devrimi ıskalamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türkiye’de bir milli ticaret burjuvazisi ve yerli sanayi kurmak için atılan adımlar, 1950’den itibaren merkez sağ iktidarlarda devasa boyutlarda atılımlara dönüştürülmüştür. Bununla birlikte, Türkiye geç başladığı milli ticaret ve sanayi burjuvazisi oluşlturma sürecinde istenilen düzeye erişememiştir. Kuşkusuz beklentileri karşılamaktan uzak bu tablonun ortaya çıkmasında, darbe ve ara rejim dönemlerinin milli ticaret ve sanayi hamlelerine vurduğu darbe ile, küreselleşmeyi, milli varlıkları yurt dışına nakletmek zanneden bilinçsiz hükümetlerin büyük rolü olmuştur.

1980’lerden itibaren dünya, küresel siyasette ve uluslararası rekabette en az ticaret ve sanayi devrimleri kadar etkili olacak büyük bir devrimi adım adım yaşamaya başlamıştır. Söz konusu olan bilim ve teknoloji devrimidir. 21. yüzyılın hâkim güçleri, bu yeni devrimi biçimlendiren ve bu olguyu bilinçli biçimde analiz ederek, önceliklerini buna göre belirleyen ülkeler olacaktır.

Daha önceki iki devrimi zamanında yakalayamayan ve yaşayamayan Türkiye’nin, bu üçüncü büyük dalgayı kaçırması, ülkemizin içinde bulunduğumuz yüzyılda ekonomiden, sosyal hayata ve gündelik yaşama kadar her alanda çağdaş standartların gerisinde kalmasına yol açacaktır. AKP iktidarı döneminde, bilim, teknoloji ve yenilikçiliğin Türkiye’nin stratejik öncelikleri arasına sokulmamış olması, 4,5 yılın heba edilmesine yol açmıştır.

Yenilikçilik, rekabetçi ekonomik yapının en önemli unsurlarından biridir ve yeniliklerin büyük kısmı bilgi ve teknoloji üreten Ar-Ge faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Ülkemizde Ar-Ge altyapısı büyük oranda üniversiteler ve kamu araştırma kurumlarında yer almakta ve araştırma faaliyetlerinin çoğunluğu buralarda gerçekleştirilmektedir.

Ar-Ge faaliyetlerini gerçekleştiren, bu faaliyetlere destek sağlayan ve bu faaliyetlerin sonucunda ortaya çıkan bilgi ve teknolojiyi kullanan kurumlar arasında güçlü bir bağ kurulamamışl olması nedeniyle, Ar-Ge faaliyetlerinin sonuçları uygulamaya geçirilememekte ya da yapılan araştırmalar genellikle sanayinin ihtiyaç ve talebinden uzak bulunmaktadır.

Türkiye’nin bilim ve teknoloji göstergeleri açısından Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı 2002 yılı itibarıyla % 0,67 olup, bilim ve teknoloji alanında gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük olduğu görülmektedir. Ar-Ge harcamalarında özel sektörün payı ise % 0,20 olmuştur. 2005 yılından itibaren bilim ve teknolojiye ayrılan kamu kaynakları artırılmış olmakla birlikte, Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı halen % 1’in altındadır.

Demokrat Parti, yukarıda özetlediğimiz sebeplerle bilim, teknoloji ve yenilikçilik alanlarını milli bir bilinçle, ulusal stratejik öncelik olarak addetmektedir.

Demokrat Parti, Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda, bilim ve teknolojiye hâkim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebilen, teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir refah toplumunu var etmeyi hedeşemektedir.

Bu kapsamda, katma değeri yüksek ve günümüzün ileri ve stratejik teknolojileri kapsamında olan biyoteknoloji, nanoteknoloji, uzay teknolojileri ve yenilenebilir enerji teknolojileri konularına öncelik vereceğiz. Bu alanda dışa bağımlılığı ortadan kaldıracağız.

Bu hedefler doğrultusunda;

• Biyoteknolojiyi, sağlık, tarım, hayvancılık ve endüstriyel üretim alanlarında,
• Nanoteknolojiyi, elektronik, sağlık, nano üretim ve fabrikasyon alanlarında,
• Uzay teknolojilerini, savunma, bağımsız gözlem, iletişim ve eğitim alanlarında,
• Yenilenebilir enerji teknolojilerini, ucuz, çevreye dost ve sürdürülebilir enerji üretimi alanlarında kullanacağız.

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması gerçeğinden hareketle, olası depremlerin verebileceği zararı en aza indirecek önlemler kararlı bir biçimde alınacaktır. Deprem erken uyarı sistemleri ve depremle mücadele teknolojilerinin geliştirilmesine ayrı bir önem verilecektir.

Milli bir bilim ve teknoloji politikasının bilinçli ve kaynak israfına sebep olmadan oluşturulup yönlendirilmesinde, Demokrat Parti iktidarında kuracağımız “Bilim ve Teknoloji Bakanlığı” önemli görevler ifa edecektir.

Halen genel bütçe içinden eğitim, araştırma geliştirme, bilim ve teknolojiye ayrılan payı iki katına çıkaracağız. Her kentte en az bir tane “Bilişim ve Teknoloji Meslek Lisesi” kurmak suretiyle, gençlerimizin bu alanda istihdamını sağlayacağız.

Üniversitelerimiz ile sanayi kuruluşları arasındaki araştırma geliştirme işbirliğini güçlendireceğiz. Teknoparkların sayısını ve niteliğini artıracağız. Teknolojiyi tüketen değil, üreten bir Türkiye’yi Demokrat Parti iktidarında var edeceğiz.

Fikri Mülkiyet

Fikri mülkiyet ülkemiz için önemi yeni anlaşılan bir kavramdır. Fikri mülkiyet hakkının korunmasına yönelik yasal düzenlemeler 1990’lı yıllarda gerçekleştirilmiş, 2000’li yıllardan itibaren hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Avrupa Birliği ile yapılan müzakerelerde rekabet hukuku ile birlikte fikri mülkiyet hukuku bir fasıla olarak ele alınmakta, bu durum konuyu daha önemli hale getirmektedir.

Uluslararası sözleşmeler çerçevesinde Türk Patent Enstitüsü kurulmuş marka, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarımlar tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yine Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri adı altında uzman mahkemeler kurulmak suretiyle bu konudaki hukuki uyuşmazlıkların çözülmesi amaçlanmıştır. Ancak, enstitü ve uzman mahkemeler yeterli verimi sağlayamamıştır. Fikri mülkiyet eğitimi yapılamamış ve Fikri Mülkiyet sadece marka ve faydalı model tescil ettirmekten ibaret kalmıştır. Yine bu süreçte ülkemizdeki buluş, marka ve tasarımların, yerli buluş ve markalarının korunması ve geliştirilmesi sağlanamamıştır. Bu süreçte yabancı markaların taklitlerinin önüne geçilememiş, ülkemiz, kendi markalarını yaratamayan, taklit mal üreten ve bunu engellemeyen ülke konumuna düşmüştür. Taklit ve korsan malların önlenemeyişi ülkemizi uluslararası platformlarda zor durumda bırakacaktır. Demokrat Parti, fikri mülkiyetin ahlaki değerini ve ekonomik önemini kabul eder. Fikri ve sınai mülkiyetin, ekonomimizin, sanayimizin, ihracatımızın ve uluslararası rekabetin gelişmesinin alt yapısı olduğunun bilincindedir. Fikri mülkiyetin korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yapmak yerli markaların ve yerli buluşların önünü açmak, dünyaca tanınmış ünlü markalar oluşması için destek vermek temel hedeflerimiz olacaktır.

Fikri mülkiyetin korunması amacıyla uzman personel ve uzman hukukçu yetiştirilmesi, fikri mülkiyet eğitiminin ilkokuldan başlatılması, taklit malların engellenmesi fikri mülkiyet politikalarımız arasındadır. Ticaret ve sanayi odaları ve diğer kuruluşlar vasıtasıyla da yerli sanayicimize bu eğitim verilecek, bilinçlenme sağlanacaktır. Sanayide yeni buluşlar desteklenecek ve korunacaktır. Ayrıca fikri mülkiyetin yasal düzenlemelerinin yapılması, kararname ile yürütülen hukuki durumun kanun seviyesine çıkarılması da önceliklerimiz arasında olacaktır.

Demokrat Parti iktidarı, fikri mülkiyetin ihlal edilemez bir hak olarak kabul edildiği uluslararası anlaşmaların tam anlamıyla tüm dünyada olduğu gibi eşit şartlarda uygulandığı, yerli ve yabancı fikri ve sınai mülkiyetin korunduğu, yerli üreticilerin önünü açacak ve tüm buluşlardan yararlanacak anlaşmaların yapıldığı, yerli buluş ve markaların dünyaya açıldığı bir ortamı var edecektir. Kendi markasını yaratan, kendi buluşunu yapan ve dünya pazarlarında rekabet eden Türkiye, Demokrat Parti iktidarında hayal olmaktan çıkacaktır



Demokratik Toplum Partisi (http://www.dtpgm.org.tr/ )

Seçim Bildirgesinde Bilişim ile İlgili Konu
( http://www.dtpgm.org.tr/secim_bildirgesi.html )

Partinin Resmi sitesinden Seçim Bildirgesine Ulaşılamamıştır.



Demokratik Sol Parti (http://www.dsp.org.tr/ )

DSP Bilişim Bildirgesi
(http://www.dsp.org.tr/MEP/index.aspx?pageKey=DSPBildirge )

İçeriği aynen aktarıyorum;

BİLGİ TOPLUMU (e-türkiye)

Bilişim teknolojilerinde yaşanan olağanüstü ilerlemeler, ekonomik ve sosyal değişimin temel unsurlarını oluşturmakta ve dünyayı sanayi devriminden daha köklü bir biçimde yeni bir toplum biçimine taşımaktadır.

Bilgi ve iletişim teknolojileri, internet, genetik, yeni malzemeler gibi alanlardaki gelişmelere dayalı olarak yeni mal ve hizmetlerin kullanıma sunulmasıyla yaşamın tüm boyutları; çalışma, üretim, ticaret, iş yapma, eğlence, öğrenme, yönetim biçimleri hızla değişmektedir.

Bu değişim, ekonominin yapısını, ülkenin rekabet gücünü, insan kaynakları ve meslekler profilini çok yönlü olarak etkilemektedir. Birey, üretici ve tüketici olarak öne çıkmaya, kol emeğinin yerini üretilen katma değer ve önem açısından beyinsel emek almaya başlamıştır. Bilgi, bilim, teknoloji, Ar-Ge, entelektüel emek ve zeka öne çıkmaya başlamış ve bir üretim faktörü olarak yerini almıştır.

Bilgi ekonomisi olarak tanımlanan bu oluşumda, bireylerin farklı tercihlerine hızla yanıt verebilen teknoloji ve bilgi yoğun, yüksek katma değerli mal ve hizmet üretimi ve özgün tasarımlar büyük öneme sahiptir.

Dünyadaki tüm bu gelişmeleri çok yakından izleyen ve değerlendiren Demokratik Sol Parti, bundan önceki seçim bildirgelerinde bu gelişmelere yer veren ilk ve tek parti olmanın haklı gururunu taşımaktadır.

Demokratik Sol Parti bilgi çağının gereklerini zamanında yerine getirmekle Türkiye’nin çağdaş uygarlığı yakalamanın ötesinde ,aşabilme olanağını da elde etmiş olacağına inanmaktadır. Böylece Atatürk ‘ ün Ulusumuza gösterdiği "çağdaş uygarlık düzeyini aşma" hedefi gerçek olacaktır.

Ayrıca DSP’nin yıllardır savuna geldiği kamuda açıklık ve saydamlık , yönetimde dürüstlük , sağlanabildiği gibi, yöneticilerin sağlıklı karar alabilmesi için gerekli olan doğru ve yeterli bilgiye gerekli zamanda ve etkin olarak ulaşabilme ilkesi de gerçekleştirilecektir.

Daha da önemlisi tüm vatandaşlarımıza ömür boyu eğitim yanında özellikle gençlerimize, kadınlarımıza, yaşlılarımıza ve özürlü vatandaşlarımıza yeni uğraşlar, iş ve aş olanakları yaratılabilecektir.

Avrupa Birliği üyesi ülkeler , adına e-Avrupa Projesi dedikleri bir proje ile ülkelerini önümüzdeki beş - on yıllık bir dönemde bilgi toplumuna dönüştürerek Amerika Birleşik Devletleri ile aralarındaki açığı kapatabilmek çabasındadırlar . AB’ ye aday ülkeler için aynı proje e-Avrupa+ adıyla tanımlanmıştır.

Türkiye, Genel Başkanımız ve Başbakanımız Bülent Ecevit ‘ in imzası ile İsveç’ in Goteborg kentinde 15-16 Haziran 2001 günlerinde yapılan AB Zirvesinde eAvrupa+ projesine katılım kararının mutluluğunu ve haklı gururunu yaşamaktadır.

Yine unutulmamalıdır ki, başında Ecevit’in bulunduğu 57. Cumhuriyet Hükümeti AB için hazırlayıp 24 Mart 2001 tarihinde ilettiği Ulusal Programda da e-Avrupa Projesine katılım kararlılığı yanında aynı doğrultuda e-Türkiye Projesini de yaşama geçirme hedefini koymuştur.

Bilişim teknolojilerinin büyüme için stratejik önemini kavramış ülkeler; partiler üstü ulusal politikalar, örgütlenme ve eylem planları ile bu teknolojilere sahip olarak ülkelerine ve vatandaşlarına rekabet yeteneği kazandırmanın mekanizmalarını kurmaktadır.

Genel Başkanımız Bülent Ecevit tarafından 2001 yılı Eylül ayında çağrısı yapılan ve 2002 yılı Mayıs ayında toplanan “Türkiye Bilişim Şurası” bu amaca dönük olarak atılan son ve en ciddi adımdır.

Ecevit şura davet yazısında “Ülkemizin Bilgi Toplumu’na dönüştürülebilmesi ve bilişim teknolojilerini hem kullanan hem de dünya ölçeğinde üreten bir konuma gelmesi için gerekli stratejilerin belirlenmesi amacıyla” toplantının düzenlendiğini ifade etmektedir.

Demokratik Sol Parti olarak hedefimiz “Bilgi Toplumu”dur, “e-Türkiye” projesini yaşama geçirmektir.

Bilgi Toplumu, bilgiye önem veren, bilgiyi kullanabilen ve en önemlisi bilgiyi üretebilen toplumdur.

Bilgi toplumlarında, “bilgi, insan ve teknoloji” arasında, daha iyiyi hedeşeyen ve sürekli gelişen bir ilişki söz konusudur.

İnsan ve teknoloji arasındaki köprü, bilgidir. Bu yüzden ön plana çıkmış, çağa adını vermiştir.
Sanayi toplumlarında, makinelere, fabrikalara sahip olmak önemliyken, artık bilgiye sahip olmak önemli hale gelmiştir.

Burada önemli bir soru akla gelebilir:

Teknolojinin getirdiği ve her an geliştirdiği olanaklarla, bilgiye sahip olmak çok kolaylaştığına göre, bilginin yaratacığı güç, bireyden bireye veya toplumdan topluma nasıl farklılıklar yaratabilir?

Cevap; bilginin yorumlanmasındadır, bilginin üretimindedir.

Sadece başkalarının ürettiği bilgiyi ve teknolojiyi kullanmak, onlara mahkum olmak demektir.
Bilgi, yeni düşünceler oluşturabilmeli, yaratıcılığı harekete geçirebilmelidir.

Yaratıcı insanlar, yaratıcı toplumlar, problemlerini, bilgi ve deneyimlerinin ışığında daha iyi analiz eder ve daha etkin çözümler üretirler.

Eğitim ve İnsan Gücü

Demokrat Sol Parti’nin tek başına iktidarında, eğitim sistemimizde, bilgi toplumuna uygun bireylerin yetiştirilmesine dönük değişiklikler yapılacaktır.

Genç ve dinamik nüfusumuzun bir avantaj faktörüne dönüşmesi, çocuklarımızın ve her yaştaki vatandaşlarımızın okul öncesi, okul sırası ve okul sonrasında sürekli eğitilmesiyle sağlanabilir.

Demokratik Sol Parti olarak eğitimdeki temel amacımız, düşünen, sorgulayan, yaratıcı, girişimci, yenilikçi, dünyaya açık, bilgiye-teknolojiye ve sanata ilgi duyan bireyler yetiştirmektir.

Ülkemizin tüm kaynaklarını seferber ederek, bilgili insan gücü yetiştirmek, en önemli önceliğimizdir.

Demokratik Sol Parti’nin eğitim konusundaki genel yaklaşımları seçim bildirgemizin eğitim bölümünde yer almaktadır.

AR-GE

Yaratıcılığın toplumlardaki kaynağı kollektif zekadır.

Kollektif zekaya sahip toplumlar, teknoloji geliştirmeyi “yeniliği hedeşeyen AR-GE” yaklaşımı ile başarabilmektedir.

Kısaca AR-GE olarak adlandırılan Araştırma-Geliştirme, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün ve araçlar üretmek üzere yeni sistem, süreç ve hizmetler oluşturmak ya da mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli çalışmaları ifade eder.

AR-GE’ye yatırım yapmış ve belirli mesafeler katetmiş olan İsrail ve İrlanda gibi ülkeler gelir ve refah düzeylerinde ciddi artışlar elde etmişlerdir.

Türkiye bu konuda gerekli olan adımları zamanında atamamıştır.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’dan AR-GE’ye ayrılan pay Türkiye’de yüzde 0,63, Avrupa Birliği’nde ise yüzde 1,92’dir.

Bu farkı kapatmak ve AR-GE’ye daha fazla önem vermek kararlılığıyla, Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki 57. Hükümet, Avrupa Birliği’nin, Araştırma Geliştirme 6. Çerçeve Programı’na katılım kararı almıştır.

Avrupa Birliği’nin 2003 yılı başında proje çağrılarını yapacağı girişim, Türkiye’nin bilim ve teknoloji geliştirmesi yönünden bir dönüm noktası oluşturmaktadır.

Toplam bütçesi 16,3 milyar Euro olan programda sanayi, KOBİ’ler ve üniversiteler, teknoloji projeleri geliştirip, bu projeyi en az iki ülke ile paylaşarak programdan destek alabileceklerdir.

Demokratik Sol Parti, ulusal AR-GE önceliklerini belirleyerek ülkemize üstünlük sağlayacak teknolojilerin geliştirilmesi yolunda atılımlar yapmaya ve AR-GE kültürünü toplumun her alanına yaymaya kararlıdır.

Yazılım

Yazılım, bilgi toplumunun altyapısını oluşturan temel endüstrilerden birisidir.

Bilgi toplumunun her etkinliği bir yazılımın sağladığı otomasyon ve iletişim sayesinde gerçekleştiğinden, bu çağın en önemli sektörlerinden biri olan yazılıma, Demokratik Sol Parti özel bir önem vermekte ve ülkemizin bu konuda söz sahibi olmasını amaçlamaktadır.

Yazılım, ülkemizin kalkınmasında bir altyapı olarak dolaylı, dışsatım potansiyeliyle de doğrudan önemli bir rol oynamaya adaydır.

Türkiye, genç ve dinamik insan gücü potansiyeliyle ve bulunduğu coğrafi konum itibariyla uluslararası yazılım pazarından pay alabilme şansına sahip bulunmaktadır.

DSP iktidarında, yazılım üretimi, AR-GE kapsamında stratejik bir alan olarak belirlenecek ve ülke çapında desteklenecektir.

Bu amaç çerçevesinde;Ülke çapında yazılım geliştirme, satın alma ve pazarlama konularında danışma ve uzmanlık kurulları oluşturularak standartlaşma ve teknolojik anlamda yönlendirme sağlanacaktır.

Etkin bir denetim mekanizmasıyla yazılım üreten şirketlere vergi kolaylıkları getirilecektir.

Bir yazılım ürününün geliştirilmesinde işçilik maliyeti, kullanılan yüksek nitelikli personelden dolayı diğer giderlere oranla daha yüksektir. Bu nedenle doğrudan istihdama yönelik teşvikler sağlanacaktır.

Türkiye’de yazılım iç pazarı geliştirilecektir. Bu nedenle yerli yazılım alımı özendirilecektir.

Yazılım mühendisi ve programcı eğitimine hız verilecek, ara eleman eğitimine başlanacaktır.

Yazılım telif hakları ile ilgili mevzuat yeniden düzenlenerek yürürlüğe konacaktır.

Türkiye’nin bulunduğu bölgenin bilgi teknolojisi merkezi olmasını sağlamak amacıyla yabancı yazılım ve bilişim kuruluşlarının ülkemize yatırım yapmaları özendirilecektir.

Üniversite-Sanayi İşbirliği, Teknokentler

Üniversiteler ve araştırma kurumları ile üretim sektörlerini işbirliğine yönelterek ülke sanayiinin uluslararası rekabet edebilir ve dışsatıma yönelik bir yapıya kavuşturulması Demokratik Sol Parti’nin temel hedeşeri arasındadır.

Gelişmiş ülkelerin sanayileri, teknolojik bilgi üretmek, üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirmek, ürün kalitesini veya standardını yükseltmek, verimliliği artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek ve böylece rekabet üstünlüğü yartabilmek için üniversitelerin bilim gücünden yoğun olarak yararlanmaktadır.

Ülkemizde de bu sinerjiyi yaratmak üzere Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in Başbakanlığı’ndaki 57. Hükümet geçtiğimiz yıl Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası’nı çıkarmıştır.

Teknoparkların, AR-GE’nin ve yazılım üretiminin desteklenmesi amacıyla çıkartılan yasa, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin kuruluşu, işleyişi, yönetim ve denetimine ilişkin hükümler içermektedir.

Köy-kent’lerin mimarı olan Genel Başkanımız Bülent Ecevit, Türkiye’nin bu konudaki ilk örneği olan ODTÜ Teknokent’i de geçtiğimiz yıl hizmete açmıştır.
“Köy-kentten Teknokente” sloganımız Genel Başkanımızın ve Demokratik Sol Parti’nin tarımdan sanayiye ve bilgi toplumuna uzanan geniş bir perspektifteki etkinliğini ve kararlılığını simgelemektedir.

DSP iktidarında, teknolojik bilgiyi ticarileştirmek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunu sağlamak ve teknoloji yoğun alanlarda yatırım olanakları yaratmak üzere üniversite-sanayi işbirliğini arttıracak ve özendirecek yeni düzenlemeler yapılacaktır.

Girişimcilik ve Risk Sermayesi

Bilgiye ve zekaya dayalı yeni ekonomide girişimcilik belirgin bir biçimde öne çıkmaktadır.
Bilişim teknolojilerinin en hızlı geliştiği ve dünyayı etkilediği ABD’de bu gelişim girişimci genç insanların kurduğu küçük firmalar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Silikon Vadisi adı verilen bölgede faaliyet gösteren onbinlerce küçük şirket, dünyamızın çehresini değiştiren çok önemli teknolojiler geliştirmiş ve ABD ekonomik mucizesinin itici gücünü oluşturmuşlardır.

ABD’yi örnek alarak bu konuya ağırlık veren ülkeler ciddi başarılar elde etmişlerdir. Örneğin Tayvan’da ve İsrail’de devlet destekli girişimicilik ile dünya çapında firmalar kurulmuştur. İsrail ayrıca enkübatör (kuluçka) firma geliştirme fikrinin de yaratıcısı ve ilk uygulayıcısı olmuştur. Bu konuda geç kalan Japonya ve Avrupa Birliği ülkeleri aradaki farkı kapatmak için yeni projeler üretmektedir.

Türk insanında güçlü bir girişimci özelliği vardır. İnsanlarımızı doğru yönlendirerek ve destekleyerek bu potansiyeli ekonomik başarılara dönüştürebileceğimize inanıyoruz.

Girişimciliğin en büyük desteği risk sermayesi ve risk sermayesinin karını realize edebilmesine olanak sağlayan borsalardır.

Demokratik Sol Parti’nin tek başına iktidarında, girişimciliği geliştirmek için atılacak adımlar şunlardır:

Proje sahipleriyle sermaye sahiplerini bir araya getiren ortamlar geliştirilecektir. Kuluçka firmalarının kurulması devlet tarafından özendirilecektir.

Risk sermayesi yatırımları teşvik edilecektir.

Patent, lisans ve fikir mülkiyeti haklarını güvence altına alan yasal düzenlemeler gerçekleştirilecektir.

Girişimci ve vasışı kişilere iş olanakları yaratmak, teknoloji transferine yardımcı olmak ve yüksek teknoloji sağlayamak üzere yabancı sermayenin ülkeye girişini özendirecek önlemler alınacaktır.

İletişim Altyapısı, İnternet

Ulusal Program’da katılmayı taahhüt ettiğimiz “e-Avrupa girişimi”, üye ülkeleri, dolayısıyla Avrupa’yı dünyadaki en dinamik ve rekabet gücü yüksek pazar haline getirmeyi amaçlamaktadır.

Projenin gerçekleşmesi için, İnternet temel alınmakta, yeni ekonomik düzen için gereken altyapıyının kurulması planlanmaktadır.

“e-Avrupa Girişimi”nin üç ana hedefi bulunmaktadır:

Daha ucuz, daha hızlı ve daha güvenli Internetİnsan kaynağına yatırım ve İnternet kullanımını özendirmek.

Bu hedefler ülkemiz için de birebir geçerlidir ve “e-Türkiye” projemizin temelini oluşturmaktadır.

Dünyayla bütünleşmek ve rekabet üstünlüğü elde etmek için güçlü bir internet ve iletişim altyapısını oluşturmak zorundayız.

Unutulmamalıdır ki, ülkemizin kalkınması ve işsizliğin azaltılmasında büyük katkısı olacak yabancı sermayenin de Türkiye’ye gelmek için aradığı temel koşullar arasında, iletişim altyapısının önemli bir yeri vardır.

Demokratik Sol Parti; ülkemizde, bireylerin ve kurumların etkin bir biçimde ve makul fiyatlarla kullandığı, hizmet ve içeriklerin adil olarak sunulduğu bir İletişim ve Bilgi Altyapısı’nın ivedilikle kurulmasını hedeşemektedir.

Bu hedef doğrultusunda Demokratik Sol Parti;

İnternet teknolojisinin ülkenin her köşesine yayılmasına ağırlık verecektir. Elektrik - yol - su hizmetlerinde olduğu gibi devletin her haneye internet erişim olanağı sağlaması e-Türkiye projemizin nihai adımlarından biridir.

Telekomünikasyon sektörünü her türlü tekelden arındırarak rekabetçi bir işleyişin gerçekleşmesini ve hizmetlerin herkese ulaşan biçimde ve herkesin ödeyebileceği bedeller karşılığında verilmesini sağlayacaktır.

Hizmetlerin zenginleşmesini ve çeşitlendirilmesini sağlamak üzere servis ve içerik sağlayıcı işletmeleri teşvik edecektir.
Haberleşmeden alınan vergileri makul bir seviyeye indirecektir.

Geri kalmış olduğumuz geniş bant hizmetler alanında gerekli altyapı çalışmalarını hızla gerçekleştirecektir.

e-Devlet

Demokratik Sol Parti olarak ;

Hedefimiz, ulaşılabilir ve saydam bir kamu yönetimidir.

Hedefimiz, yönetim sürecinde demokratik ilkelerin ve yurttaşların katılımının en üst düzeyde sağlanmasıdır.

Hedefimiz, kamu yönetiminde verimliliğin ve kalitenin yükseltilmesidir.

Ve hedefimiz, yönetsel kararlarda “gizlilik” değil “açıklık” ilkesinin benimsenmesidir.

Böylelikle halkımızın uzun yıllardır karşı karşıya kaldığı “hak kaybı”nın önüne geçilebilir ve kötü yönetimlere karşı halkımız daha etkin bir biçimde korunabilir.

Yönetimin bu değişiklikleri gerçekleştirmesi ve uyması ancak etkili bir denetimle güvence altına alınabilir.

Hak ve özgürlüklerini kullanma konusunda şikayetçi olan vatandaşlarımızın, hiçbir sınırlama olmadan başvuracakları bağımsız denetim organlarına gereksinim vardır. Bu yolla yönetim üzerinde katılımcı ve demokratik bir denetim sağlanabilir.

Vatandaşlarının isteklerine duyarlı ve onlara en iyi hizmeti amaçlayan devletler, değişen gereksinim ve koşullara göre kendilerini yenileyebilen bir yapıya yönelirler.

Ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeler doğrultusunda biçim değişikliğine olanak tanıyan bir esnekliğe sahip olan bu yapı, teknoloji temellidir ve yepyeni bir kavramın odak merkezidir.

Bu kavram “elektronik devlet”, “kısaca e-devlet”tir.

e-devlet; devletin vatandaşlarına karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve hizmetler ile vatandaşların devlete karşı olan görev ve hizmetlerinin karşılıklı olarak elektronik iletişim ve işlem ortamlarında kesintisiz ve güvenli olarak yürütülmesidir.

Devletin temel işlevi vatandaşa hizmettir.

Demokratik Sol Parti, bu hizmeti daha verimli bir biçimde yerine getirmenin, devletimizin en önde gelen hedefi olduğuna inanmaktadır.

Çünkü, halkımız hizmet aldıkları kurumların, daha doğru, daha hızlı, daha saydam ve daha ucuz bir biçimde çalışmasını arzulamaktadır.

Vatandaşların diledikleri yerden diledikleri anda diledikleri hizmete veya bilgiye ulaşabilmesi, devlet-vatandaş ilişkisini farklı bir boyuta taşımakta ve “devletine hizmet eden vatandaş” yerine, “vatandaşına hizmet eden devlet” kavramını ortaya çıkarmaktadır.

Demokratik Sol Parti bu kavramların tam olarak yerleşmesi ve e-Devlet dönüşümünün
gerçekleşmesi için;

Toplumda bilişim kültürünün yaygınlaşmasını sağlayacak, e-Devlet’in teknolojiyle sınırlı bir atılım değil, “değişim süreçleri”ni benimsemiş bir yönetim anlayışı olduğunun, hem tüm devlet kademeleri hem de tüm toplum katmanlarınca benimsenmesi için çalışacaktır.

Kamu yönetim süreçlerini, e-Devlet yaklaşımı ile yeniden yapılandıracak ve bu çerçevede verimliliği esas alacaktır.

Kamudaki bilişim yapılanmalarını dünya standartlarına göre yeniden ele alacak, kamuda çalışan bilişim personelinin nitelikli olabilmesini sağlamak için; istihdam, özlük hakları, terfi ve hizmet içi eğitim mekanizmalarını yeniden düzenleyecektir.

Devletin şu anda kullandığı bilişim altyapısının, daha verimli, paylaşımcı ve uyumlu çalışmasına öncelik verecek, kamu hizmetlerinde tekrarın önlenmesi için, e-Devlet portalının kuruluşunu hızlandıracaktır.

Veri standartlarını oluşturacak ve e-Devlet’i tetikleyici öncelikli projelerin hayata geçirilmesini sağlayacaktır.

e-Devlet için gerekli mevzuat değişikliklerini acilen gerçekleştirecektir.

e-devlet, vatandaşlara eşit, adil, hızlı, güvenilir ve saydam hizmet üretmenin yoludur.

e-devlet, vatandaşa hizmette teknolojiyi kullanan, yeniliğe açık, toplumsal verimliliği hedeşeyen devlettir.

Demokratik Sol Parti, halkımıza bu değişimi iyi anlatarak, e-Devlet mekanizması için gereksinim duyulan altyapıyı oluşturmaya, devlet fonksiyonlarını yerine getirenleri gerekli bilgilerle donatmaya ve sunduğu hizmetleri bilişim ortamına aktarmış bir devlet yapısına ulaşmaya kesin olarak kararlıdır.

Hukuk

Bilgi toplumuna dönüşüm süreci, geleneksel idari yapıların şekil değiştirmesine yol açtığı gibi, uygulanagelen hukuk kurallarının da bu yeni etkileşime uyarlanmasını zorunlu hale getirmektedir.

Böylelikle bilgi toplumundaki ilişkileri düzenleyecek olan hukuki altyapıda yeni ve köklü değişiklikler içeren yasal düzenlemelerin yapılması ve varolan yasal düzenlemelerin de yeniden gözden geçirilmesi gereği ortaya çıkmıştır.

Hukuksal alanda birçok yasaya başarıyla imza atmış olan Demokratik Sol Parti yeniden iktidara geldiğinde bu alanda da yapacağı çalışmaları saydam ve paylaşımcı bir süreçten geçirecek ve aşağıdaki konulara önem verecektir:

Yapılacak yasal düzenlemelerde, teknolojinin gelişmesini engelleyici sonuçlar doğuracak unsurlar bulunmamasına, bilginin evrensel yayılımını sağlayan bilişim teknolojilerinin öneminin ve katılımcı yapısının ön planda tutulmasına, düşünce ve ifade özgürlüğünün korunmasına özen gösterilecektir.

Uluslararası kuruluşlarca geliştirilen ve üzerinde geniş çaplı uzlaşma sağlanan düzenlemeler ve sözleşmeler, ulusal çıkarlarımız ve koşullarımız gözetilerek ele alınacaktır.
Bilişim ve İnternet konularında çalışacak ihtisas mahkemelerinin kurulması gündeme getirilecektir.

Bilişim teknolojilerinin hukuka yansımaları ile ilgili olarak eğitimden etkin bir araç olarak yararlanılacak, yargı sürecinin aşamalarında yer alan kişilere konuyla ilgili özel eğitimler verilecektir.

Bu ilkeler doğrultusunda Demokratik Sol Parti, aşağıdaki yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesine öncelik tanıyacaktır:

Kişisel verilerin korunması ve gizliliğinin sağlanması,

Vatandaşların kamuya ait bilgilere erişim hakkının ve ulusal güvenlikle ilgili hassas bilgilerin uluslararası standartlarda ve çağdaş dünyanın gereklerine uygun olarak sınışandırılmasının sağlanması,

“e-İmza”ya hukuksal geçerlilik sağlanması, elektronik kayıtlara kanıtlama gücü verilmesi ve gerekli kurumsal yapının (onay makamı) oluşturulması,

İnternet servis sağlayıcılarının sorumluluklarının düzenlenmesi,

Tüketici haklarının korunması,

Fikri hakların korunması,

Bilişim teknolojileri alanına özgü suç ve cezalara yönelik yasal düzenlemeler yapılması,

e-Devlet yapısına özgü düzenlemelerin gerçekleştirilmesi.

e-Ekonomi

21. Yüzyılı karşılarken dünyada geçerli olan kavramlar demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve pazar ekonomisidir.

Bilgi teknolojilerinin gelişmesi, ekonominin küresel bir kimlik kazanması, iletişim ve özellikle internet uygulamalarının süratle yaygınlaşması, bu kavramların önemini ve etkilerini arttırmakta, dünyamız, kendini hızla geliştiren ve yenileyen bir oluşuma sahne olmaktadır.

Ürün ve hizmetlerin üretim, pazarlama ve tüketiminde yeni süreçlerin tanımladığı bu oluşuma “Bilgi Ekonomisi”, “Yeni Ekonomi” ya da kısaca e-Ekonomi adı verilmektedir.

Bilgi Toplumu olmayı hedef olarak kabul eden bir Türkiye, yeni ekonomiyi anlamak ve tüm kurallarıyla uygulayabilir hale gelmek zorundadır.

Demokratik Sol Parti, “e-Ekonomi”ye geçme çabalarımızın, eski ekonomimizin sorunları olan enşasyon, verimsizlik ve kamu kesimindeki hantallıkla mücadelemizde, doğrudan katkı sağlayan itici bir güç oluşturacağına inanmaktadır.

Eski ve yeni ekonomi arasındaki en belirgin fark, bilgi ve iletişimin önemi ve kullanış biçiminde ortaya çıkmaktadır.

Eski ekonomide işi yöneten ve sonuçlandıran kurumsal sistemlerde sadece iş süreçleri ve ilişki süreçleri bulunur. Ürün ve hizmete yönelik olarak üreticiden tüketiciye tek yönlü bir iletişim söz konusudur. Tüketici talepleri ve tercihleri birincil öneme sahip değildir.

Eski ekonomide sürecin bir parçası olan iletişim, yeni ekonomide sürecin bizzat kendisidir. Bunu sağlayan ise yeni ekonomide bilginin, başlıbaşına bir üretim faktörü haline gelmiş olmasıdır.

Bilgi en önemli değer haline geldiğine göre, bilginin üretim, iletim, paylaşım ve denetiminde çok yönlü kanallara gereksinim duyulacağı açıktır. Ve bilgiden katma değer yaratabilmek, iletişimin başarısına bağlıdır.

e-Ekonomi’nin temel aktörlerini; kamu, özel sektör, hizmet sağlayıcılar, sivil toplum kuruluşları, eğitim kurumları, yerel yönetimler ve elektronik iş koşullarını düzenlemekle yükümlü kurumlar oluşturmaktadır. Bu kurumların hepsinin de bu yeni ortamın gelişmesi ve etkin kılınması açısından ortak sorumlulukları, görev ve işlevleri bulunmaktadır.

e-Ekonomi’nin yapılanmasında bütün birey ve şirketlerin “evrensel hizmet ilkesi” kapsamında bilgiye daha hızlı, daha güvenli ve daha ucuz bir bedel üzerinden erişebilirliğini sağlamak ve bunun için gerekli yatırımların yapılmasına uygun ortam yaratmanın devletin görevi olduğu inancıyla, Demokratik Sol Parti iktidarı, e-Ekonomi’nin yaşama geçmesi için;

Teknoloji seçiminde, küresel rekabete ve pazarlamaya uygun ürün geliştirmede KOBİ’lere destek vermek üzere “e-Ekonomi Danışma Merkezleri” oluşturacaktır.

“e-Ticaret”in gelişmesi ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasına yönelik olarak, “e-İmza” ile elektronik ödeme ve kredi işleme yetkisini düzenleyen yasaları çıkaracaktır.

ABD ile Türkiye arasında görüşmeleri süren “Nitelikli Endüstriyel Bölge” anlaşmaları ve benzer uluslararası anlaşmalara, bilişim teknolojileri ve e-Ekonomi etkinliklerinin dahil edilmesi için yoğun çaba harcayacaktır.

Genç ve eğitimli nüfusumuzun e-Ekonomi’de aktif hale getirileceği ve e-Ekonomi’nin araç ve olanaklarının toplumun bütün kesimlerine -geri kalmış bölgeler dahil- eşit düzeyde sunulacağı projeler üretecektir.

Bilişim Kültürü, “e-Kültür”

“Bilgi Toplumuna Dönüşme” hedefine sadece bilişim teknolojilerine yatırım yaparak ulaşamayacağımızı bilmeliyiz.

Bireylerin ve kurumların hem birbirleriyle hem de devletle olan ilişkilerinde yeni bir yaklaşımı özümsemeleri gerekir.

Bilgi ve teknolojiye dayalı bu yaklaşım bilişim kültürünü oluşturur.

Bu kültüre ve disipline hem bireylerin, hem şirketlerin, hem de devletlerin sahip olması gerekir.

Bilişim kültürüne sahip olan bireyler; bilgiye, bilime ve teknolojiye bağlılık ve saygı duyarlar. Zihinsel üretimi yüksek olan bu insanlar, araştırmacı, girişimci ve yaratıcıdırlar.

Bilişim kültürüne sahip olan şirketler; iş süreçlerini elektronik ortama aktarabilmiş, iş yapma yaklaşımlarını değiştirmiş, gelir-kar-maliyet hedeşeri arasından verimliliği ön plana çıkarabilmiş kurumlardır. Bilgi ve iletişim ağırlıklı bu dönüşüm “Yeni Ekonomi”, “Bilgi Ekonomisi” ya da kısaca e-Ekonomi dediğimiz ekonomik düzenin bir gereğidir.

Bilişim kültürüne sahip devlet ise vatandaşa hizmette teknolojiyi kullanan, yeniliğe açık, toplumsal verimliliği hedeşeyen devletttir.

Bu üç kesimin birden dönüşüm süreçlerine katılmasıyla, “Bilgi Toplumu” olmayı başarabilen ülkeler, dünya üzerindeki güçlerini ve etkilerini artırmaya devam edeceklerdir.

Demokratik Sol Parti yeni iktidar döneminde de, e-Kültür’ün tüm toplumumuza egemen olması için yürüttüğü çalışmalarına kararlılıkla devam edecektir.

Sayısal Bölünme

Dünya büyük bir hızla değişiyor. Uzaklık, zaman ve sınır kavramları iletişim devrimi ile yepyeni boyutlar kazanıyor.

Değişik uluslardan, değişik dinlerden, değişik yaşlarda, değişik cinsiyetlerde ve değişik mesleklerdeki insanlar, bilişim teknolojileri ve internet aracılığıyla dünyamızı elektronik bir topluma doğru götürüyorlar.

Becerileri, yetenekleri ve olanakları giderek artan bu ayrıcalıklı toplumla, diğerleri arasında ciddi bir fark ortaya çıkıyor.

Sayısal bölünme ya da sayısal uçurum dediğimiz bu ayrım, çağımızda yeni bir sınıf çatışması yaratacağa benziıyor.

Bilgi teknolojilerine sahip olanlar ve olmayanlar...

OECD, sayısal bölünmenin hızı, yayılması ve alınabilecek önlemler ile ilgili çalışmalar başlatmış durumdadır.

Türkiye olarak biz de hem dünya ölçeğinde diğer ülkelerle, hem de kendi ülkemizdeki birey ve kurumlarla ilgili olarak, sayısal bölünme üzerinde ciddiyetle durmalıyız.

Bilişim Reformu

Yukarıda da açıkladığımız gibi Demokratik Sol Parti olarak hedefimiz Bilgi Toplumu’dur.

Bu hedef, altyapı, eğitim, insan kaynakları ve teknoloji gereksinimlerinin gözönünde tutulacağı ve gerekli tüm yasal düzenlemelerin bir bütün olarak ele alınacağı bir “Bilişim Reformu”yla gerçekleştirilebilir.

Bilişim Reformu, içinde dört adet doğru geçen çok önemli bir beklentinin ifadesidir.

“Doğru kişi, doğru bilgiye, doğru zamanda, doğru maliyetle ulaşsın.”

“Bilişim Reformu”nun özeti budur.

Önümüzde tutarlı, kararlı ve hızlı adımlar atmamız gereken, aydınlık bir yol var.

Bize oylarınızla güç verin.

Güç verin ki, doğru parti, doğru zamanda tekrar işbaşına gelsin.

Güç verin ki, ülkemizi hakettiği konuma hep birlikte ve biran önce getirelim.



Emek Partisi (http://www.emep.org/ )

Seçim Bildirgesinde Bilişim ile İlgili Konu
( http://www.emep.org/show_news.php?subaction=showfull&id=1182158852&archive=&template=default )

Parti Programında Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır.




Bir sonraki yazımızda yine kaldığımız yerden Partilerin Bilişime Bakış Açılarını paylaşmaya devam edeceğim.

Lütfen yukarıdaki aktardığım içeriklerle ilgili tespit ettiğiniz yanlışlıklar ya da eksiklikler varsa beni uyarınız ki okurlarımızı yanlış bilgilendirmeyelim.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Bir önceki yazım ile başlattığım yazı dizimize aynı hızla devam ediyoruz. Partilerin seçim bildirgelerinde, parti programlarında ya da tüzüklerinde bizlere sundukları bilişime bakış açılarını ve vaatlerini alfabetik sıraya göre, tarafsız ve yorumsuz olarak sizlere sunmaya kaldığımız yerden Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi ile devam ediyoruz.



Bağımsız Türkiye Partisi ( http://www.btp.org.tr/i )

Parti Programındaki Bilişim ile İlgili Konular
(http://www.btp.org.tr/index.php?sayfa=icsayfa&sirano=67 )

İçeriği aynen aktarıyorum;

SANAYİLEŞME ve TEKNOLOJİ

Rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisinde önem verilen kaliteli bol üretim için devlet, alt yapıyı hazırlayarak hür teşebbüsü sanayiye teşvik edecektir. Öyle ki hantal tesisler yerine kaliteye ve çok üretime önem vererek yaygınlaşan bir politika izlenecektir.

Sanayi üretiminde hedef sadece iç ihtiyacı karşılamak olmayıp ihracata yönelik makro projeler geliştirilecektir ki döviz girdisiyle ülke ekonomisine katkı yapılabilsin. Özellikle bilgi toplumu ve iletişim çağının şartları dikkate alınarak bilgi teknolojisine, elektronik sanayiye önem verilecektir.

Sanayileşmenin, ekonominin belkemiğini teşkil ettiği gerçeğinden hareketle tarım ve hayvancılığın da teknolojik imkan ve yatırımlarla geliştirilmesi esas alınacaktır.

Türkiye’nin teknolojik atılımını gerçekleştirebilmek için şu alanlara öncelik verilecektir:

İleri teknolojiler teşvik edilecektir.

Ülke sanayii, esnek üretim teknolojilerine yönlendirilecektir.

TÜBİTAK gibi AR-GE(Araştırma-Geliştirme) kurumlarının imkanları genişletilecektir.

Ulaşımda demir yolu, metro, raylı sistemlere ve denizciliğe ağırlık verilecektir.

Uzay, havacılık ve savunma sanayilerinde alan ve ürün bazında yatırım ve gelişme stratejisi oluşturulacaktır.

Biyo-teknolojide AR-GE’ye önem verilecektir.

Çevre dostu ve enerji tasarrufu sağlayıcı teknolojiler tercih edilecektir

KİTLE İLETİŞİM

Çağımızı bilgi çağı yapan, dünyayı bir ekrana sığdıracak kadar küçülten, şüphesiz kitle iletişim araçlarıdır.

Elektronik sanayiinin gelişmesi, son safhada uydu yoluyla haberleşmeyi ve nihayet interneti ortaya çıkarmıştır. Artık internet yoluyla dünyanın her yerinden bilgi almak ve vermek mümkün olabilmektedir.

Kitle iletişim araçları içerisinde aynı zamanda bir nevi yaygın eğitim türü olan medyanın yeri büyüktür. Medyanın (gazete, dergi, radyo, televizyon...), hem doğru haber alma, hem de kamuoyu oluşturma, tanıtım gibi hayati görevleri vardır.

Devlet, kitle iletişim kuruluşlarına özel önem verecek ve destekleyecektir. Medya, yapıcı görev yapması yönünde teşvik edilecektir.

BİLİM, ARAŞTIRMA ve TEKNOLOJİ

Gerçek kalkınmanın, dünya ile rekabet etmenin temel unsurlarından biri de, bilim ve teknolojide üstün olmaktır.

Bilimsel Araştırma-Geliştirme(AR-GE) faaliyetleri özellikle teşvik edilecektir.

Üniversiteler ve sanayide AR-GE’ye önem verilecektir



Büyük Birlik Partisi ( http://www.bbp.org.tr/ )

Parti Programındaki Bilişim ile İlgili Konular
( http://www.bbp.org.tr/?doc=program )

İLETİŞİM (Basın – Yayın )

Modern dünyada iletişim başlı başına bir sosyal alan ve sektör olma yolundadır. Türkiye'nin modern dünyada güçlü bir devlet olarak varolabilmesinin temel şartlarından biri olan iletişim endüstrisindeki yeni teknolojilerin süratle alınması ve bu alanda kalifiye elemanların yetiştirilmesi ile mümkündür.

İletişim sermayesinin dağılımında ve teknolojilerini kullanımı reklam metaı olarak istismarı önleyecek insanın özü ve toplum ahlakıyla çelişmeyecek her türlü üretici çalışma teşvik edilecektir.

BİLİM VE ARAŞTIRMA

Çağımızda toplum, bilim ve teknolojideki hızlı gelişmelerle, enformasyon toplumuna dönüşmekte ve yoğun bilgi, üretimi ve maliyeti etkileyen en önemli faktör olmaktadır. Rekabet üstünlüğü , ancak çalışanların teknolojik yeniliklere paralel olarak bilgi ve beceri düzeyini yükseltmekle sağlanabilmektedir. Böylece ülkelerarası rekabette eğitim stratejik bir önem kazanmaktadır.



Cumhuriyet Halk Partisi (http://www.chp.org.tr/ )

2007 Seçim Pusulasındaki Bilişim ile İlgili Konular
(http://www.chp.org.tr/index.php?module=museum&page=show&entry_id=1275)

Bu başlık altındaki sadece bilişim ile ilgili kısımları sunuyorum;

SANAYİLEŞME, BİLİŞİM, ESNAF

AR-GE'ye destek, her alanda teknolojik yapılanma...

• Türk sanayisinin genel anlamda rekabet gücünü artıracak AR-GE benzeri alanlara yoğun destek sağlayacağız. Araştırma ve Geliştirmeye (AR-GE) her yıl GSMH'nın % 0,60 (2008 yılı için 3,4 milyar YTL) oranında doğrudan nakdi destek sağlayacağız. “AR-GE harcamalarının GSYİH'ye oranını” 5 yıl içinde %2'ye çıkaracağız. Yani, bugünkü düzeyini ikiye katlayacağız; bunun yarısını kamu kesimi ve kaynağıyla gerçekleştireceğiz.

• Devlet, özel ve vakıf üniversitelerinin kurulu kapasitelerinin verimli kullanılabilmesi ve bulunduğu coğrafyada bilgi, araştırma ve öğrenimde çekim merkezi haline gelmesi amacıyla Türkiye'yi bölgemizin bir eğitim ve AR-GE üssüne çevireceğiz.

• Yetişmiş insan kaynağımızın emeğini, beyin birikimini, fikir ve projelerini, verimlilik içerisinde ekonomiye kazandırmak için üniversite-özel sektör ve kamu araştırma birimlerinin işbirliğini sağlayacağız.

• Yurt dışında bulunan mühendislerimize, uzmanlarımıza, girişimcilerimize ve yatırımcılarımıza Türkiye'de yaşanabilir ve çalışılabilir bir ortam sunarak, beyin göçünü tersine çevireceğiz.

Bilgi ve diğer ileri teknoloji sektörlerine yoğun destek sağlayacağız.

Türk sanayisinin genel anlamda rekabet gücünü artıracak AR-GE benzeri alanlara yoğun destek sağlayacağız. Bilgi teknolojileri, bilişim ve yazılım, bio-teknoloji, genetik, uzay, yeni malzemeler, savunma sanayii gibi ileri teknoloji sektörlerini ekonominin sürükleyici öncü sektörlerine dönüştürmek için özellikle destekleyeceğiz. Bu alandaki teşvikleri daha uzun vadeli hale getireceğiz.


Bu başlık içeriğini aynen aktarıyorum;

BİLGİ TEKNOLOJİSİ VE BİLİŞİMDE ÖNDER ÜLKE OLACAĞIZ

İçinde bulunduğumuz yeni bin yılın en sarsıcı özelliği, "değişim" kavramında gizlidir. Bilgi ve iletişim teknolojileri, internet, genetik, nano-teknoloji, biyo-teknoloji, nöro-teknoloji ve pek çok başka yeni teknoloji hızla yaygınlaşmaktadır. Bu araçlardan etkin bir biçimde yararlanan yeni mal ve hizmetlerin kullanıma sunulmasıyla yaşamın tüm boyutları; çalışma, üretim, ticaret, iş yapma, eğlence, öğrenme, yönetim ve yaşam biçimleri hızla değişmektedir.

Kol emeğinin yerini zihinsel emek almakta; bilgi, bilim, teknoloji, Ar-Ge, zekâ bir üretim faktörü olarak ön plana çıkmaktadır.

Ekonomik ve sosyal yaşamı derinden etkileyen bu değişimler, dünyayı sanayi devriminden daha köklü bir biçimde yeni bir toplum biçimine taşımaktadır.

“Bilgi Toplumu” olarak adlandırılan bu dönüşümü yapmaya ve bilgi çağının gereklerini bir an önce yerine getirmeye kararlıyız.

Hedefimiz, Türkiye'yi “Bilgi Toplumu”na dönüştürmektir. Bu hedef; altyapı, eğitim, insan kaynakları ve teknoloji gereksinimlerinin
göz önünde tutulacağı ve gerekli tüm yasal düzenlemelerin bir bütün olarak ele alınacağı bir “Bilişim Reformu”yla gerçekleştirilecektir.

Bilişim Reformu kapsamında;

• Dünyayla bütünleşmek ve rekabet üstünlüğü elde etmek için bireylerin ve kurumların etkin bir biçimde ve makul fiyatlarla kullandığı,
hizmet ve içeriklerin adil olarak sunulduğu güçlü bir internet ve iletişim altyapısı oluşturulacaktır. Geniş bant hizmetler ve yeni nesil iletişim teknolojileri alanlarında gerekli altyapı çalışmaları hızlandırılacaktır. Elektrik - yol - su hizmetlerinde olduğu gibi, devletin her haneye internet erişim olanağı sağlaması Bilgi Toplumu projemizin nihai adımlarından biridir.

• Eğitimdeki temel amacımız, düşünen, sorgulayan, yaratıcı, girişimci, yenilikçi, dünyaya açık, bilgiye-teknolojiye ve sanata ilgi duyan bireyler yetiştirmektir. Ülkemizin tüm kaynaklarını seferber ederek, bilgili insan gücü yetiştirmek önceliğimizdir. Eğitim sistemimizde, bilgi toplumuna uygun bireylerin yetiştirilmesine dönük değişiklikler yapılacaktır.

• Yazılım, bilgi toplumunun altyapısını oluşturan temel endüstrilerden biridir. Yazılım üretiminin 'bacasız sanayi' olarak adlandırılması,
iş kurma maliyetlerinin düşüklüğü ve yaratılan katma değerin yüksekliği nedeniyle de ayrıca önem kazanmaktadır. Ülkemiz, genç ve dinamik insan gücü potansiyeli ve bulunduğu coğrafî konum itibariyle uluslararası yazılım pazarından pay alabilme şansına sahip bulunmaktadır. Yazılım üretimi, AR-GE kapsamında stratejik bir alan olarak belirlenecek ve ülke çapında desteklenecektir. Bu amaçla, kamu kesiminin yazılım ihtiyacının olabildiğince yerli yazılım kaynağından karşılanması hedef alınacaktır.

• Bilişim işgücü yetiştirilmesine ve programcı eğitimine hız verilecek, ara eleman eğitimine başlanacaktır. Bu konularda, özellikle işsiz üniversite mezunları için hızlandırılmış programlar yaratılacak ve ciddi bir sosyal yaranın yeni bir alanda yaratılacak istihdamla azaltılması hedeflenecektir.

• Girişimcilik özendirilecek, çekirdek sermaye ve risk sermayesi yatırımları teşvik edilecektir.

• Teknolojik bilgiyi ticarileştirmek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunu sağlamak ve teknoloji yoğun alanlarda yatırım olanakları yaratmak üzere üniversite-sanayi işbirliğini artıracak ve özendirecek yeni düzenlemeler yapılacaktır.

• Teknoparklar yeni bir anlayış çerçevesinde yapılandırılarak ülke çapında yazılım geliştirme, satın alma ve pazarlama konularında danışma ve uzmanlık kurulları oluşturulacak, standartlaşma, teknolojik anlamda yönlendirme ve dış pazarlara açılma konusunda pazarlama ve dışsatım destekleri sağlanacaktır.




Bir sonraki yazımızda yine kaldığımız yerden Partilerin Bilişime Bakış Açılarını paylaşmaya devam edeceğim.

Lütfen yukarıdaki aktardığım içeriklerle ilgili tespit ettiğiniz yanlışlıklar ya da eksiklikler varsa beni uyarınız ki okurlarımızı yanlış bilgilendirmeyelim.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Epeyce uzun ve yorucu bir zaman diliminin ardından nihayet yeniden karşınızdayım. Bildiğimiz gibi ülke olarak artık seçimlere odaklandık ve heryerde seçim konuşur olduk. Görsel ve yazılı medyada yeterince değinilmeyen bir konuya değinmek istiyorum müsadenizle.

Yaklaşık 3 hafta sonra yapılacak olan 22 Temmuz seçimine katılacak olan siyasi partilerimizin bilişime bakış açıları nasıl acaba? Bu konuyu hakkaten merak ediyorum ve bilişimin içinde olan herkesin az çok bu konu hakkında bilgi sahibi olmak istediğinden de eminim. Bu yüzden de sizlerinde rahatlıkla ulkaşabileceği parti sitelerinden seçim bildirgelerini inceledim ve partilerin bilişime yaklaşımlarını size burada yazı dizisi halinde tarafsız ve yorumsuz olarak sunmaya çalışacağım.

2007 seçiminde YSK' ya başvuran 21 parti her ne kadar birleşme süreçlerinden sonra konum değiştirseler de her partinin bilişim için bize sunduğu/vaadettiği içeriği ayrı ayrı sizlere sunuyor olacağım. İşte 2007 seçimi için YSK' ya başvuran bu 21 parti;

AK Parti
Anavatan Partisi
Aydınlık Türkiye Partisi
Bağımsız Türkiye Partisi
Büyük Birlik Partisi
Cumhuriyet Halk Partisi
Demokrat Parti
Demokrat Türkiye Partisi
Demokratik Sol Parti
Emek Partisi
Genç Parti
Hak ve Özgürlükler Partisi
Halkın Yükselişi Partisi
Hürriyet ve Değişim Partisi
İşçi Partisi
Liberal Demokrat Parti
Milliyetçi Hareket Partisi
Özgürlük ve Dayanışma Partisi
Saadet Partisi
Sosyaldemokrat Halk Partisi
Türkiye Komünist Partisi

Bu 21 partinin seçim bildirgelerinde veya tüzzklerinde bizlere sunduğu bilişime bakış açılarını ve vaatlerini alfabetik sıraya göre, tarafsız ve yorumsuz olarak sizlere sunuyorum.

Bu yazımızda yukarıdaki ilk 3 partinin içeriğini paylaşıyor olacağım.



Adalet ve Kalkınma Partisi ( http://www.akparti.org.tr/ )

Seçim Beyannamesinde Bilişim ile İlgili Konu
( http://www.akparti.org.tr/beyanname.asp )

İçeriği aynen aktarıyorum;

Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Haberleşme

AK Parti iktidarı döneminde, ‘bilgi toplumuna’ dönüşüm yolunda çok hızlı bir değişim yaşanmıştır. Genişbant internet (ADSL) hizmeti başlatılmış ve abone sayısı hızla arttırılarak 4,4 milyona ulaşmıştır.

2002 yılı sonunda 23 milyon olan cep telefonu kullanıcı sayısı, 2006 yılı sonunda 54 milyona ulaşmıştır. İnternet kullanıcı sayısı 2002 yılında 4 milyon iken 5 kat artarak 2006 yılında 20 milyona yükselmiştir. Aynı dönemde bilgisayar sayısı ise 4 milyondan 8 milyona çıkmıştır. Bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasında bu dönemde Türkiye dünya birincisi olmuştur.

Telekomünikasyonda tekel kaldırılmıştır. Türk Telekom hisse devri ile birlikte, sektörde tam serbestleşme ve rekabet dönemi başlamış, tüketicilerin, alternatif işletmecilerden hizmet almasının yolu açılmıştır. Gelişen bilişim teknolojilerinin ihtiyacını karşılayan birçok yasal düzenleme gerçekleştirilmiş, elektronik imza, evrensel hizmet, numara taşınabilirliği, 3.nesil lisanslar ve internet suçlarıyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır.

AK Parti iktidarı, Türkiye’nin uydu ve uzay politikası programını yürürlüğe koymuş ve bu kapsamda uydu yapımına başlanmıştır.

e- Devlet çalışmaları hızlandırılmış olup, test çalışmaları yapılmaktadır. Kamu ve özel yayıncılar eliyle gerçekleştirilecek olan sayısal karasal yayına geçiş çalışmaları başlatılmıştır.

Okullarda genişbant hızlı internet altyapısı tamamlanmış, internet sınıfları kurularak ilköğretim ve ortaokul öğrencilerinin tamamının internete erişimi mümkün hale gelmiştir.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygın kullanımını sağlamak için Bilgi Toplumu Stratejisi (2006-2010) hazırlanmıştır. Bu strateji ile vatandaşlarımız, işletmelerimiz ve kurumlarımızın, mevcut karar alma ve iş süreçlerini daha hızlı ve daha az maliyetle yürütmeleri sağlanacaktır. Böylece vatandaşımızın yaşam kalitesi artmış olacaktır.

Önümüzdeki dönemde; telekomünikasyon pazarındaki serbestleşme hızlandırılacaktır.

Yeni Elektronik Haberleşme Kanunu ve Telekomünikasyon Kurumunun düzenlemeleri ile yatırımcılar için cazip ve son kullanıcılar için uygun fiyatlar oluşacaktır.

Elektronik haberleşme hizmetlerindeki yüksek vergi yükünü bütçe imkanları dahilinde tedricen makul seviyelere çekeceğiz.

Evrensel Hizmet Fonu yoluyla Kamu İnternet Erişim Merkezleri, Sayısal Beldeler, Uzaktan Eğitim ve Uzaktan Sağlık Hizmetleri gibi projeler aracılığıyla dar gelirli vatandaşların bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanması sağlanacaktır.

Hindistan, İrlanda ve Çin’e yönelmiş uluslararası sermaye ve yenilikçilik merkezlerini Türkiye’ye çekebilmek için yazılım, donanım ve iletişim alanındaki şirketlerin topluca bulunduğu Bilişim Vadileri ve Teknopark projeleri desteklenerek bilişim sektörünün gelişmesi sağlanacaktır.

Bilgi ve iletişim sektöründe insan kaynağı planlaması yapılacak, ihtiyaçlar ve küresel eğilimlerle uyumlu olarak girişimcilik, iş planı geliştirme, pazarlama ve satış alanlarında yetkinlik geliştirmeye yönelik programlar desteklenecektir. Sektör birliklerinin kurulması, teknoloji geliştirmede ihtisaslaşma, yazılımda kalite sertifikasyonu ve dışa açılma özendirilecektir.

Yazılım sektörüne, stratejik bir sektör olarak özel önem ve destek verilecektir.

KOBİ’lerin bilişim yatırımları, iktidarımız döneminde uygulamaya koyduğumuz destekler çerçevesinde sürdürülecektir.



Anavatan Partisi ( http://www.anap.org.tr/ )

Parti Programında Bilişim ile İlgili Konu
(http://www.anap.org.tr/sub.asp?id=83 )

Parti Programında Bilişim ile ilgili içeriğe rastlamadım.



Aydınlık Türkiye Partisi (http://www.atp.org.tr/ )

Parti Programında Bilişim ile İlgili Konu
(http://www.atp.org.tr/detail.asp?strID=31 )

İçeriği aynen aktarıyorum;

HABERLEŞME VE İLETİŞİM:

Bilgi çağında olduğumuz dünyada haberleşme ve iletişi olanaklarını tüm herkese açamazsak asla kalkınma trendini yakalayamayız..Bu nedenle; Sabit veya mobil telefon hatlarında sahibi oldukları şirketlerle masaya oturup, onların maliyetlerini düşürmeleri sağlanmalı, gerektiğinde bazı marjlar uygulanmalıdır..Eğer kabul etmezlerse yeni bir halka açık şirket modeli ile veya özel sektöre daha fazla iletişim şirketi ruhsatları verip, ucuz ve az karla çalışacak olanlar teşvik edilerek, haberleşme mutlaka çok ucuza getirilmelidir..

Mobil internet hatları çok ucuza getirilip, işadamlarının yararına sunulmalı, yüksek hızlı internet hatları tüm ülkeye yayılmalı ve çok sembolik ücretlerle hizmete sunulmalıdır..Özellikle mobil konuşma ücretleri ve özellikle uluslar arası konuşma ücretlerine gerekirse tarife onaylatma mecburiyeti getirilip mutlaka işadamlarının kullanımına açılmalıdır.. Halen uygulanan fiatlar çok fazla ve işadamları kampanyalara uyarak her gün bir telefon hattı değiştirmek zorunda veya herkes birkaç telefonla gezmektedir....




Bir sonraki yazımda kaldığımız yerden Partilerin Bilişime Bakış Açılarını paylaşmaya devam edeceğim. Sizleri yormamak adına yazılarımı mümkün olduğu kadar kısa ve öz yazmaya çalışıyorum. Ancak böle bir konuda tarafsız ve eksiksiz içerik sunmak önemli olduğu için konuyu yazı dizisi olarak sunmayı daha doğru ve okunabilir buldum.

Lütfen yukarıdaki aktardığım içeriklerle ilgili tespit ettiğiniz yanlışlıklar, eksiklikler varsa beni uyarınız ki, okurlarımızı yanlış bilgilendirmeyelim.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

Devamını Okuyun »