Herkese Merhabalar,

"Partilerin Bilişime Bakış Açıları" yazı dizimize aynı hızla devam ediyoruz. Partilerin seçim bildirgelerinde, parti programlarında ya da tüzüklerinde bizlere sundukları bilişime bakış açılarını ve vaatlerini alfabetik sıraya göre, tarafsız ve yorumsuz olarak sizlere sunmaya kaldığımız yerden Demokrat Parti, Demokratik Toplum Partisi, Demokratik Sol Parti ve Emek Partisi ile devam ediyoruz.



Demokrat Parti ( http://www.dp.org.tr/ )

Seçim Beyannamesinde Bilişim ile İlgili Konular
( http://www.dp.org.tr/Dokumanlar/secim2007beyanname.pdf )

İçeriği aynen aktarıyorum;

BİLİM, TEKNOLOJİ VE YENİLİKÇİLİK

21.yüzyılda dünyaya yön veren devletlerin büyük bir bölümü, 16. yüzyıldan başlayarak bugüne kadar gelen istikrarlı bir gelişme sürecini takip etmişlerdir. Bu süreçte, 16. ve 17. yüzyıllarda ticaret devrimini, 18. ve 19. yüzyıllarda ise sanayi devrimini sağlıklı bir biçimde yaşayan devletlerin son iki yüzyılda da küresel bir güç olma yolunda önemli adımlar attıkları görülmüştür. Maalesef Osmanlı Devleti bu iki önemli devrimi ıskalamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türkiye’de bir milli ticaret burjuvazisi ve yerli sanayi kurmak için atılan adımlar, 1950’den itibaren merkez sağ iktidarlarda devasa boyutlarda atılımlara dönüştürülmüştür. Bununla birlikte, Türkiye geç başladığı milli ticaret ve sanayi burjuvazisi oluşlturma sürecinde istenilen düzeye erişememiştir. Kuşkusuz beklentileri karşılamaktan uzak bu tablonun ortaya çıkmasında, darbe ve ara rejim dönemlerinin milli ticaret ve sanayi hamlelerine vurduğu darbe ile, küreselleşmeyi, milli varlıkları yurt dışına nakletmek zanneden bilinçsiz hükümetlerin büyük rolü olmuştur.

1980’lerden itibaren dünya, küresel siyasette ve uluslararası rekabette en az ticaret ve sanayi devrimleri kadar etkili olacak büyük bir devrimi adım adım yaşamaya başlamıştır. Söz konusu olan bilim ve teknoloji devrimidir. 21. yüzyılın hâkim güçleri, bu yeni devrimi biçimlendiren ve bu olguyu bilinçli biçimde analiz ederek, önceliklerini buna göre belirleyen ülkeler olacaktır.

Daha önceki iki devrimi zamanında yakalayamayan ve yaşayamayan Türkiye’nin, bu üçüncü büyük dalgayı kaçırması, ülkemizin içinde bulunduğumuz yüzyılda ekonomiden, sosyal hayata ve gündelik yaşama kadar her alanda çağdaş standartların gerisinde kalmasına yol açacaktır. AKP iktidarı döneminde, bilim, teknoloji ve yenilikçiliğin Türkiye’nin stratejik öncelikleri arasına sokulmamış olması, 4,5 yılın heba edilmesine yol açmıştır.

Yenilikçilik, rekabetçi ekonomik yapının en önemli unsurlarından biridir ve yeniliklerin büyük kısmı bilgi ve teknoloji üreten Ar-Ge faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Ülkemizde Ar-Ge altyapısı büyük oranda üniversiteler ve kamu araştırma kurumlarında yer almakta ve araştırma faaliyetlerinin çoğunluğu buralarda gerçekleştirilmektedir.

Ar-Ge faaliyetlerini gerçekleştiren, bu faaliyetlere destek sağlayan ve bu faaliyetlerin sonucunda ortaya çıkan bilgi ve teknolojiyi kullanan kurumlar arasında güçlü bir bağ kurulamamışl olması nedeniyle, Ar-Ge faaliyetlerinin sonuçları uygulamaya geçirilememekte ya da yapılan araştırmalar genellikle sanayinin ihtiyaç ve talebinden uzak bulunmaktadır.

Türkiye’nin bilim ve teknoloji göstergeleri açısından Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı 2002 yılı itibarıyla % 0,67 olup, bilim ve teknoloji alanında gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük olduğu görülmektedir. Ar-Ge harcamalarında özel sektörün payı ise % 0,20 olmuştur. 2005 yılından itibaren bilim ve teknolojiye ayrılan kamu kaynakları artırılmış olmakla birlikte, Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı halen % 1’in altındadır.

Demokrat Parti, yukarıda özetlediğimiz sebeplerle bilim, teknoloji ve yenilikçilik alanlarını milli bir bilinçle, ulusal stratejik öncelik olarak addetmektedir.

Demokrat Parti, Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda, bilim ve teknolojiye hâkim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebilen, teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir refah toplumunu var etmeyi hedeşemektedir.

Bu kapsamda, katma değeri yüksek ve günümüzün ileri ve stratejik teknolojileri kapsamında olan biyoteknoloji, nanoteknoloji, uzay teknolojileri ve yenilenebilir enerji teknolojileri konularına öncelik vereceğiz. Bu alanda dışa bağımlılığı ortadan kaldıracağız.

Bu hedefler doğrultusunda;

• Biyoteknolojiyi, sağlık, tarım, hayvancılık ve endüstriyel üretim alanlarında,
• Nanoteknolojiyi, elektronik, sağlık, nano üretim ve fabrikasyon alanlarında,
• Uzay teknolojilerini, savunma, bağımsız gözlem, iletişim ve eğitim alanlarında,
• Yenilenebilir enerji teknolojilerini, ucuz, çevreye dost ve sürdürülebilir enerji üretimi alanlarında kullanacağız.

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması gerçeğinden hareketle, olası depremlerin verebileceği zararı en aza indirecek önlemler kararlı bir biçimde alınacaktır. Deprem erken uyarı sistemleri ve depremle mücadele teknolojilerinin geliştirilmesine ayrı bir önem verilecektir.

Milli bir bilim ve teknoloji politikasının bilinçli ve kaynak israfına sebep olmadan oluşturulup yönlendirilmesinde, Demokrat Parti iktidarında kuracağımız “Bilim ve Teknoloji Bakanlığı” önemli görevler ifa edecektir.

Halen genel bütçe içinden eğitim, araştırma geliştirme, bilim ve teknolojiye ayrılan payı iki katına çıkaracağız. Her kentte en az bir tane “Bilişim ve Teknoloji Meslek Lisesi” kurmak suretiyle, gençlerimizin bu alanda istihdamını sağlayacağız.

Üniversitelerimiz ile sanayi kuruluşları arasındaki araştırma geliştirme işbirliğini güçlendireceğiz. Teknoparkların sayısını ve niteliğini artıracağız. Teknolojiyi tüketen değil, üreten bir Türkiye’yi Demokrat Parti iktidarında var edeceğiz.

Fikri Mülkiyet

Fikri mülkiyet ülkemiz için önemi yeni anlaşılan bir kavramdır. Fikri mülkiyet hakkının korunmasına yönelik yasal düzenlemeler 1990’lı yıllarda gerçekleştirilmiş, 2000’li yıllardan itibaren hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Avrupa Birliği ile yapılan müzakerelerde rekabet hukuku ile birlikte fikri mülkiyet hukuku bir fasıla olarak ele alınmakta, bu durum konuyu daha önemli hale getirmektedir.

Uluslararası sözleşmeler çerçevesinde Türk Patent Enstitüsü kurulmuş marka, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarımlar tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yine Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri adı altında uzman mahkemeler kurulmak suretiyle bu konudaki hukuki uyuşmazlıkların çözülmesi amaçlanmıştır. Ancak, enstitü ve uzman mahkemeler yeterli verimi sağlayamamıştır. Fikri mülkiyet eğitimi yapılamamış ve Fikri Mülkiyet sadece marka ve faydalı model tescil ettirmekten ibaret kalmıştır. Yine bu süreçte ülkemizdeki buluş, marka ve tasarımların, yerli buluş ve markalarının korunması ve geliştirilmesi sağlanamamıştır. Bu süreçte yabancı markaların taklitlerinin önüne geçilememiş, ülkemiz, kendi markalarını yaratamayan, taklit mal üreten ve bunu engellemeyen ülke konumuna düşmüştür. Taklit ve korsan malların önlenemeyişi ülkemizi uluslararası platformlarda zor durumda bırakacaktır. Demokrat Parti, fikri mülkiyetin ahlaki değerini ve ekonomik önemini kabul eder. Fikri ve sınai mülkiyetin, ekonomimizin, sanayimizin, ihracatımızın ve uluslararası rekabetin gelişmesinin alt yapısı olduğunun bilincindedir. Fikri mülkiyetin korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yapmak yerli markaların ve yerli buluşların önünü açmak, dünyaca tanınmış ünlü markalar oluşması için destek vermek temel hedeflerimiz olacaktır.

Fikri mülkiyetin korunması amacıyla uzman personel ve uzman hukukçu yetiştirilmesi, fikri mülkiyet eğitiminin ilkokuldan başlatılması, taklit malların engellenmesi fikri mülkiyet politikalarımız arasındadır. Ticaret ve sanayi odaları ve diğer kuruluşlar vasıtasıyla da yerli sanayicimize bu eğitim verilecek, bilinçlenme sağlanacaktır. Sanayide yeni buluşlar desteklenecek ve korunacaktır. Ayrıca fikri mülkiyetin yasal düzenlemelerinin yapılması, kararname ile yürütülen hukuki durumun kanun seviyesine çıkarılması da önceliklerimiz arasında olacaktır.

Demokrat Parti iktidarı, fikri mülkiyetin ihlal edilemez bir hak olarak kabul edildiği uluslararası anlaşmaların tam anlamıyla tüm dünyada olduğu gibi eşit şartlarda uygulandığı, yerli ve yabancı fikri ve sınai mülkiyetin korunduğu, yerli üreticilerin önünü açacak ve tüm buluşlardan yararlanacak anlaşmaların yapıldığı, yerli buluş ve markaların dünyaya açıldığı bir ortamı var edecektir. Kendi markasını yaratan, kendi buluşunu yapan ve dünya pazarlarında rekabet eden Türkiye, Demokrat Parti iktidarında hayal olmaktan çıkacaktır



Demokratik Toplum Partisi (http://www.dtpgm.org.tr/ )

Seçim Bildirgesinde Bilişim ile İlgili Konu
( http://www.dtpgm.org.tr/secim_bildirgesi.html )

Partinin Resmi sitesinden Seçim Bildirgesine Ulaşılamamıştır.



Demokratik Sol Parti (http://www.dsp.org.tr/ )

DSP Bilişim Bildirgesi
(http://www.dsp.org.tr/MEP/index.aspx?pageKey=DSPBildirge )

İçeriği aynen aktarıyorum;

BİLGİ TOPLUMU (e-türkiye)

Bilişim teknolojilerinde yaşanan olağanüstü ilerlemeler, ekonomik ve sosyal değişimin temel unsurlarını oluşturmakta ve dünyayı sanayi devriminden daha köklü bir biçimde yeni bir toplum biçimine taşımaktadır.

Bilgi ve iletişim teknolojileri, internet, genetik, yeni malzemeler gibi alanlardaki gelişmelere dayalı olarak yeni mal ve hizmetlerin kullanıma sunulmasıyla yaşamın tüm boyutları; çalışma, üretim, ticaret, iş yapma, eğlence, öğrenme, yönetim biçimleri hızla değişmektedir.

Bu değişim, ekonominin yapısını, ülkenin rekabet gücünü, insan kaynakları ve meslekler profilini çok yönlü olarak etkilemektedir. Birey, üretici ve tüketici olarak öne çıkmaya, kol emeğinin yerini üretilen katma değer ve önem açısından beyinsel emek almaya başlamıştır. Bilgi, bilim, teknoloji, Ar-Ge, entelektüel emek ve zeka öne çıkmaya başlamış ve bir üretim faktörü olarak yerini almıştır.

Bilgi ekonomisi olarak tanımlanan bu oluşumda, bireylerin farklı tercihlerine hızla yanıt verebilen teknoloji ve bilgi yoğun, yüksek katma değerli mal ve hizmet üretimi ve özgün tasarımlar büyük öneme sahiptir.

Dünyadaki tüm bu gelişmeleri çok yakından izleyen ve değerlendiren Demokratik Sol Parti, bundan önceki seçim bildirgelerinde bu gelişmelere yer veren ilk ve tek parti olmanın haklı gururunu taşımaktadır.

Demokratik Sol Parti bilgi çağının gereklerini zamanında yerine getirmekle Türkiye’nin çağdaş uygarlığı yakalamanın ötesinde ,aşabilme olanağını da elde etmiş olacağına inanmaktadır. Böylece Atatürk ‘ ün Ulusumuza gösterdiği "çağdaş uygarlık düzeyini aşma" hedefi gerçek olacaktır.

Ayrıca DSP’nin yıllardır savuna geldiği kamuda açıklık ve saydamlık , yönetimde dürüstlük , sağlanabildiği gibi, yöneticilerin sağlıklı karar alabilmesi için gerekli olan doğru ve yeterli bilgiye gerekli zamanda ve etkin olarak ulaşabilme ilkesi de gerçekleştirilecektir.

Daha da önemlisi tüm vatandaşlarımıza ömür boyu eğitim yanında özellikle gençlerimize, kadınlarımıza, yaşlılarımıza ve özürlü vatandaşlarımıza yeni uğraşlar, iş ve aş olanakları yaratılabilecektir.

Avrupa Birliği üyesi ülkeler , adına e-Avrupa Projesi dedikleri bir proje ile ülkelerini önümüzdeki beş - on yıllık bir dönemde bilgi toplumuna dönüştürerek Amerika Birleşik Devletleri ile aralarındaki açığı kapatabilmek çabasındadırlar . AB’ ye aday ülkeler için aynı proje e-Avrupa+ adıyla tanımlanmıştır.

Türkiye, Genel Başkanımız ve Başbakanımız Bülent Ecevit ‘ in imzası ile İsveç’ in Goteborg kentinde 15-16 Haziran 2001 günlerinde yapılan AB Zirvesinde eAvrupa+ projesine katılım kararının mutluluğunu ve haklı gururunu yaşamaktadır.

Yine unutulmamalıdır ki, başında Ecevit’in bulunduğu 57. Cumhuriyet Hükümeti AB için hazırlayıp 24 Mart 2001 tarihinde ilettiği Ulusal Programda da e-Avrupa Projesine katılım kararlılığı yanında aynı doğrultuda e-Türkiye Projesini de yaşama geçirme hedefini koymuştur.

Bilişim teknolojilerinin büyüme için stratejik önemini kavramış ülkeler; partiler üstü ulusal politikalar, örgütlenme ve eylem planları ile bu teknolojilere sahip olarak ülkelerine ve vatandaşlarına rekabet yeteneği kazandırmanın mekanizmalarını kurmaktadır.

Genel Başkanımız Bülent Ecevit tarafından 2001 yılı Eylül ayında çağrısı yapılan ve 2002 yılı Mayıs ayında toplanan “Türkiye Bilişim Şurası” bu amaca dönük olarak atılan son ve en ciddi adımdır.

Ecevit şura davet yazısında “Ülkemizin Bilgi Toplumu’na dönüştürülebilmesi ve bilişim teknolojilerini hem kullanan hem de dünya ölçeğinde üreten bir konuma gelmesi için gerekli stratejilerin belirlenmesi amacıyla” toplantının düzenlendiğini ifade etmektedir.

Demokratik Sol Parti olarak hedefimiz “Bilgi Toplumu”dur, “e-Türkiye” projesini yaşama geçirmektir.

Bilgi Toplumu, bilgiye önem veren, bilgiyi kullanabilen ve en önemlisi bilgiyi üretebilen toplumdur.

Bilgi toplumlarında, “bilgi, insan ve teknoloji” arasında, daha iyiyi hedeşeyen ve sürekli gelişen bir ilişki söz konusudur.

İnsan ve teknoloji arasındaki köprü, bilgidir. Bu yüzden ön plana çıkmış, çağa adını vermiştir.
Sanayi toplumlarında, makinelere, fabrikalara sahip olmak önemliyken, artık bilgiye sahip olmak önemli hale gelmiştir.

Burada önemli bir soru akla gelebilir:

Teknolojinin getirdiği ve her an geliştirdiği olanaklarla, bilgiye sahip olmak çok kolaylaştığına göre, bilginin yaratacığı güç, bireyden bireye veya toplumdan topluma nasıl farklılıklar yaratabilir?

Cevap; bilginin yorumlanmasındadır, bilginin üretimindedir.

Sadece başkalarının ürettiği bilgiyi ve teknolojiyi kullanmak, onlara mahkum olmak demektir.
Bilgi, yeni düşünceler oluşturabilmeli, yaratıcılığı harekete geçirebilmelidir.

Yaratıcı insanlar, yaratıcı toplumlar, problemlerini, bilgi ve deneyimlerinin ışığında daha iyi analiz eder ve daha etkin çözümler üretirler.

Eğitim ve İnsan Gücü

Demokrat Sol Parti’nin tek başına iktidarında, eğitim sistemimizde, bilgi toplumuna uygun bireylerin yetiştirilmesine dönük değişiklikler yapılacaktır.

Genç ve dinamik nüfusumuzun bir avantaj faktörüne dönüşmesi, çocuklarımızın ve her yaştaki vatandaşlarımızın okul öncesi, okul sırası ve okul sonrasında sürekli eğitilmesiyle sağlanabilir.

Demokratik Sol Parti olarak eğitimdeki temel amacımız, düşünen, sorgulayan, yaratıcı, girişimci, yenilikçi, dünyaya açık, bilgiye-teknolojiye ve sanata ilgi duyan bireyler yetiştirmektir.

Ülkemizin tüm kaynaklarını seferber ederek, bilgili insan gücü yetiştirmek, en önemli önceliğimizdir.

Demokratik Sol Parti’nin eğitim konusundaki genel yaklaşımları seçim bildirgemizin eğitim bölümünde yer almaktadır.

AR-GE

Yaratıcılığın toplumlardaki kaynağı kollektif zekadır.

Kollektif zekaya sahip toplumlar, teknoloji geliştirmeyi “yeniliği hedeşeyen AR-GE” yaklaşımı ile başarabilmektedir.

Kısaca AR-GE olarak adlandırılan Araştırma-Geliştirme, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün ve araçlar üretmek üzere yeni sistem, süreç ve hizmetler oluşturmak ya da mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli çalışmaları ifade eder.

AR-GE’ye yatırım yapmış ve belirli mesafeler katetmiş olan İsrail ve İrlanda gibi ülkeler gelir ve refah düzeylerinde ciddi artışlar elde etmişlerdir.

Türkiye bu konuda gerekli olan adımları zamanında atamamıştır.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’dan AR-GE’ye ayrılan pay Türkiye’de yüzde 0,63, Avrupa Birliği’nde ise yüzde 1,92’dir.

Bu farkı kapatmak ve AR-GE’ye daha fazla önem vermek kararlılığıyla, Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki 57. Hükümet, Avrupa Birliği’nin, Araştırma Geliştirme 6. Çerçeve Programı’na katılım kararı almıştır.

Avrupa Birliği’nin 2003 yılı başında proje çağrılarını yapacağı girişim, Türkiye’nin bilim ve teknoloji geliştirmesi yönünden bir dönüm noktası oluşturmaktadır.

Toplam bütçesi 16,3 milyar Euro olan programda sanayi, KOBİ’ler ve üniversiteler, teknoloji projeleri geliştirip, bu projeyi en az iki ülke ile paylaşarak programdan destek alabileceklerdir.

Demokratik Sol Parti, ulusal AR-GE önceliklerini belirleyerek ülkemize üstünlük sağlayacak teknolojilerin geliştirilmesi yolunda atılımlar yapmaya ve AR-GE kültürünü toplumun her alanına yaymaya kararlıdır.

Yazılım

Yazılım, bilgi toplumunun altyapısını oluşturan temel endüstrilerden birisidir.

Bilgi toplumunun her etkinliği bir yazılımın sağladığı otomasyon ve iletişim sayesinde gerçekleştiğinden, bu çağın en önemli sektörlerinden biri olan yazılıma, Demokratik Sol Parti özel bir önem vermekte ve ülkemizin bu konuda söz sahibi olmasını amaçlamaktadır.

Yazılım, ülkemizin kalkınmasında bir altyapı olarak dolaylı, dışsatım potansiyeliyle de doğrudan önemli bir rol oynamaya adaydır.

Türkiye, genç ve dinamik insan gücü potansiyeliyle ve bulunduğu coğrafi konum itibariyla uluslararası yazılım pazarından pay alabilme şansına sahip bulunmaktadır.

DSP iktidarında, yazılım üretimi, AR-GE kapsamında stratejik bir alan olarak belirlenecek ve ülke çapında desteklenecektir.

Bu amaç çerçevesinde;Ülke çapında yazılım geliştirme, satın alma ve pazarlama konularında danışma ve uzmanlık kurulları oluşturularak standartlaşma ve teknolojik anlamda yönlendirme sağlanacaktır.

Etkin bir denetim mekanizmasıyla yazılım üreten şirketlere vergi kolaylıkları getirilecektir.

Bir yazılım ürününün geliştirilmesinde işçilik maliyeti, kullanılan yüksek nitelikli personelden dolayı diğer giderlere oranla daha yüksektir. Bu nedenle doğrudan istihdama yönelik teşvikler sağlanacaktır.

Türkiye’de yazılım iç pazarı geliştirilecektir. Bu nedenle yerli yazılım alımı özendirilecektir.

Yazılım mühendisi ve programcı eğitimine hız verilecek, ara eleman eğitimine başlanacaktır.

Yazılım telif hakları ile ilgili mevzuat yeniden düzenlenerek yürürlüğe konacaktır.

Türkiye’nin bulunduğu bölgenin bilgi teknolojisi merkezi olmasını sağlamak amacıyla yabancı yazılım ve bilişim kuruluşlarının ülkemize yatırım yapmaları özendirilecektir.

Üniversite-Sanayi İşbirliği, Teknokentler

Üniversiteler ve araştırma kurumları ile üretim sektörlerini işbirliğine yönelterek ülke sanayiinin uluslararası rekabet edebilir ve dışsatıma yönelik bir yapıya kavuşturulması Demokratik Sol Parti’nin temel hedeşeri arasındadır.

Gelişmiş ülkelerin sanayileri, teknolojik bilgi üretmek, üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirmek, ürün kalitesini veya standardını yükseltmek, verimliliği artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek ve böylece rekabet üstünlüğü yartabilmek için üniversitelerin bilim gücünden yoğun olarak yararlanmaktadır.

Ülkemizde de bu sinerjiyi yaratmak üzere Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in Başbakanlığı’ndaki 57. Hükümet geçtiğimiz yıl Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası’nı çıkarmıştır.

Teknoparkların, AR-GE’nin ve yazılım üretiminin desteklenmesi amacıyla çıkartılan yasa, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin kuruluşu, işleyişi, yönetim ve denetimine ilişkin hükümler içermektedir.

Köy-kent’lerin mimarı olan Genel Başkanımız Bülent Ecevit, Türkiye’nin bu konudaki ilk örneği olan ODTÜ Teknokent’i de geçtiğimiz yıl hizmete açmıştır.
“Köy-kentten Teknokente” sloganımız Genel Başkanımızın ve Demokratik Sol Parti’nin tarımdan sanayiye ve bilgi toplumuna uzanan geniş bir perspektifteki etkinliğini ve kararlılığını simgelemektedir.

DSP iktidarında, teknolojik bilgiyi ticarileştirmek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunu sağlamak ve teknoloji yoğun alanlarda yatırım olanakları yaratmak üzere üniversite-sanayi işbirliğini arttıracak ve özendirecek yeni düzenlemeler yapılacaktır.

Girişimcilik ve Risk Sermayesi

Bilgiye ve zekaya dayalı yeni ekonomide girişimcilik belirgin bir biçimde öne çıkmaktadır.
Bilişim teknolojilerinin en hızlı geliştiği ve dünyayı etkilediği ABD’de bu gelişim girişimci genç insanların kurduğu küçük firmalar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Silikon Vadisi adı verilen bölgede faaliyet gösteren onbinlerce küçük şirket, dünyamızın çehresini değiştiren çok önemli teknolojiler geliştirmiş ve ABD ekonomik mucizesinin itici gücünü oluşturmuşlardır.

ABD’yi örnek alarak bu konuya ağırlık veren ülkeler ciddi başarılar elde etmişlerdir. Örneğin Tayvan’da ve İsrail’de devlet destekli girişimicilik ile dünya çapında firmalar kurulmuştur. İsrail ayrıca enkübatör (kuluçka) firma geliştirme fikrinin de yaratıcısı ve ilk uygulayıcısı olmuştur. Bu konuda geç kalan Japonya ve Avrupa Birliği ülkeleri aradaki farkı kapatmak için yeni projeler üretmektedir.

Türk insanında güçlü bir girişimci özelliği vardır. İnsanlarımızı doğru yönlendirerek ve destekleyerek bu potansiyeli ekonomik başarılara dönüştürebileceğimize inanıyoruz.

Girişimciliğin en büyük desteği risk sermayesi ve risk sermayesinin karını realize edebilmesine olanak sağlayan borsalardır.

Demokratik Sol Parti’nin tek başına iktidarında, girişimciliği geliştirmek için atılacak adımlar şunlardır:

Proje sahipleriyle sermaye sahiplerini bir araya getiren ortamlar geliştirilecektir. Kuluçka firmalarının kurulması devlet tarafından özendirilecektir.

Risk sermayesi yatırımları teşvik edilecektir.

Patent, lisans ve fikir mülkiyeti haklarını güvence altına alan yasal düzenlemeler gerçekleştirilecektir.

Girişimci ve vasışı kişilere iş olanakları yaratmak, teknoloji transferine yardımcı olmak ve yüksek teknoloji sağlayamak üzere yabancı sermayenin ülkeye girişini özendirecek önlemler alınacaktır.

İletişim Altyapısı, İnternet

Ulusal Program’da katılmayı taahhüt ettiğimiz “e-Avrupa girişimi”, üye ülkeleri, dolayısıyla Avrupa’yı dünyadaki en dinamik ve rekabet gücü yüksek pazar haline getirmeyi amaçlamaktadır.

Projenin gerçekleşmesi için, İnternet temel alınmakta, yeni ekonomik düzen için gereken altyapıyının kurulması planlanmaktadır.

“e-Avrupa Girişimi”nin üç ana hedefi bulunmaktadır:

Daha ucuz, daha hızlı ve daha güvenli Internetİnsan kaynağına yatırım ve İnternet kullanımını özendirmek.

Bu hedefler ülkemiz için de birebir geçerlidir ve “e-Türkiye” projemizin temelini oluşturmaktadır.

Dünyayla bütünleşmek ve rekabet üstünlüğü elde etmek için güçlü bir internet ve iletişim altyapısını oluşturmak zorundayız.

Unutulmamalıdır ki, ülkemizin kalkınması ve işsizliğin azaltılmasında büyük katkısı olacak yabancı sermayenin de Türkiye’ye gelmek için aradığı temel koşullar arasında, iletişim altyapısının önemli bir yeri vardır.

Demokratik Sol Parti; ülkemizde, bireylerin ve kurumların etkin bir biçimde ve makul fiyatlarla kullandığı, hizmet ve içeriklerin adil olarak sunulduğu bir İletişim ve Bilgi Altyapısı’nın ivedilikle kurulmasını hedeşemektedir.

Bu hedef doğrultusunda Demokratik Sol Parti;

İnternet teknolojisinin ülkenin her köşesine yayılmasına ağırlık verecektir. Elektrik - yol - su hizmetlerinde olduğu gibi devletin her haneye internet erişim olanağı sağlaması e-Türkiye projemizin nihai adımlarından biridir.

Telekomünikasyon sektörünü her türlü tekelden arındırarak rekabetçi bir işleyişin gerçekleşmesini ve hizmetlerin herkese ulaşan biçimde ve herkesin ödeyebileceği bedeller karşılığında verilmesini sağlayacaktır.

Hizmetlerin zenginleşmesini ve çeşitlendirilmesini sağlamak üzere servis ve içerik sağlayıcı işletmeleri teşvik edecektir.
Haberleşmeden alınan vergileri makul bir seviyeye indirecektir.

Geri kalmış olduğumuz geniş bant hizmetler alanında gerekli altyapı çalışmalarını hızla gerçekleştirecektir.

e-Devlet

Demokratik Sol Parti olarak ;

Hedefimiz, ulaşılabilir ve saydam bir kamu yönetimidir.

Hedefimiz, yönetim sürecinde demokratik ilkelerin ve yurttaşların katılımının en üst düzeyde sağlanmasıdır.

Hedefimiz, kamu yönetiminde verimliliğin ve kalitenin yükseltilmesidir.

Ve hedefimiz, yönetsel kararlarda “gizlilik” değil “açıklık” ilkesinin benimsenmesidir.

Böylelikle halkımızın uzun yıllardır karşı karşıya kaldığı “hak kaybı”nın önüne geçilebilir ve kötü yönetimlere karşı halkımız daha etkin bir biçimde korunabilir.

Yönetimin bu değişiklikleri gerçekleştirmesi ve uyması ancak etkili bir denetimle güvence altına alınabilir.

Hak ve özgürlüklerini kullanma konusunda şikayetçi olan vatandaşlarımızın, hiçbir sınırlama olmadan başvuracakları bağımsız denetim organlarına gereksinim vardır. Bu yolla yönetim üzerinde katılımcı ve demokratik bir denetim sağlanabilir.

Vatandaşlarının isteklerine duyarlı ve onlara en iyi hizmeti amaçlayan devletler, değişen gereksinim ve koşullara göre kendilerini yenileyebilen bir yapıya yönelirler.

Ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeler doğrultusunda biçim değişikliğine olanak tanıyan bir esnekliğe sahip olan bu yapı, teknoloji temellidir ve yepyeni bir kavramın odak merkezidir.

Bu kavram “elektronik devlet”, “kısaca e-devlet”tir.

e-devlet; devletin vatandaşlarına karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve hizmetler ile vatandaşların devlete karşı olan görev ve hizmetlerinin karşılıklı olarak elektronik iletişim ve işlem ortamlarında kesintisiz ve güvenli olarak yürütülmesidir.

Devletin temel işlevi vatandaşa hizmettir.

Demokratik Sol Parti, bu hizmeti daha verimli bir biçimde yerine getirmenin, devletimizin en önde gelen hedefi olduğuna inanmaktadır.

Çünkü, halkımız hizmet aldıkları kurumların, daha doğru, daha hızlı, daha saydam ve daha ucuz bir biçimde çalışmasını arzulamaktadır.

Vatandaşların diledikleri yerden diledikleri anda diledikleri hizmete veya bilgiye ulaşabilmesi, devlet-vatandaş ilişkisini farklı bir boyuta taşımakta ve “devletine hizmet eden vatandaş” yerine, “vatandaşına hizmet eden devlet” kavramını ortaya çıkarmaktadır.

Demokratik Sol Parti bu kavramların tam olarak yerleşmesi ve e-Devlet dönüşümünün
gerçekleşmesi için;

Toplumda bilişim kültürünün yaygınlaşmasını sağlayacak, e-Devlet’in teknolojiyle sınırlı bir atılım değil, “değişim süreçleri”ni benimsemiş bir yönetim anlayışı olduğunun, hem tüm devlet kademeleri hem de tüm toplum katmanlarınca benimsenmesi için çalışacaktır.

Kamu yönetim süreçlerini, e-Devlet yaklaşımı ile yeniden yapılandıracak ve bu çerçevede verimliliği esas alacaktır.

Kamudaki bilişim yapılanmalarını dünya standartlarına göre yeniden ele alacak, kamuda çalışan bilişim personelinin nitelikli olabilmesini sağlamak için; istihdam, özlük hakları, terfi ve hizmet içi eğitim mekanizmalarını yeniden düzenleyecektir.

Devletin şu anda kullandığı bilişim altyapısının, daha verimli, paylaşımcı ve uyumlu çalışmasına öncelik verecek, kamu hizmetlerinde tekrarın önlenmesi için, e-Devlet portalının kuruluşunu hızlandıracaktır.

Veri standartlarını oluşturacak ve e-Devlet’i tetikleyici öncelikli projelerin hayata geçirilmesini sağlayacaktır.

e-Devlet için gerekli mevzuat değişikliklerini acilen gerçekleştirecektir.

e-devlet, vatandaşlara eşit, adil, hızlı, güvenilir ve saydam hizmet üretmenin yoludur.

e-devlet, vatandaşa hizmette teknolojiyi kullanan, yeniliğe açık, toplumsal verimliliği hedeşeyen devlettir.

Demokratik Sol Parti, halkımıza bu değişimi iyi anlatarak, e-Devlet mekanizması için gereksinim duyulan altyapıyı oluşturmaya, devlet fonksiyonlarını yerine getirenleri gerekli bilgilerle donatmaya ve sunduğu hizmetleri bilişim ortamına aktarmış bir devlet yapısına ulaşmaya kesin olarak kararlıdır.

Hukuk

Bilgi toplumuna dönüşüm süreci, geleneksel idari yapıların şekil değiştirmesine yol açtığı gibi, uygulanagelen hukuk kurallarının da bu yeni etkileşime uyarlanmasını zorunlu hale getirmektedir.

Böylelikle bilgi toplumundaki ilişkileri düzenleyecek olan hukuki altyapıda yeni ve köklü değişiklikler içeren yasal düzenlemelerin yapılması ve varolan yasal düzenlemelerin de yeniden gözden geçirilmesi gereği ortaya çıkmıştır.

Hukuksal alanda birçok yasaya başarıyla imza atmış olan Demokratik Sol Parti yeniden iktidara geldiğinde bu alanda da yapacağı çalışmaları saydam ve paylaşımcı bir süreçten geçirecek ve aşağıdaki konulara önem verecektir:

Yapılacak yasal düzenlemelerde, teknolojinin gelişmesini engelleyici sonuçlar doğuracak unsurlar bulunmamasına, bilginin evrensel yayılımını sağlayan bilişim teknolojilerinin öneminin ve katılımcı yapısının ön planda tutulmasına, düşünce ve ifade özgürlüğünün korunmasına özen gösterilecektir.

Uluslararası kuruluşlarca geliştirilen ve üzerinde geniş çaplı uzlaşma sağlanan düzenlemeler ve sözleşmeler, ulusal çıkarlarımız ve koşullarımız gözetilerek ele alınacaktır.
Bilişim ve İnternet konularında çalışacak ihtisas mahkemelerinin kurulması gündeme getirilecektir.

Bilişim teknolojilerinin hukuka yansımaları ile ilgili olarak eğitimden etkin bir araç olarak yararlanılacak, yargı sürecinin aşamalarında yer alan kişilere konuyla ilgili özel eğitimler verilecektir.

Bu ilkeler doğrultusunda Demokratik Sol Parti, aşağıdaki yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesine öncelik tanıyacaktır:

Kişisel verilerin korunması ve gizliliğinin sağlanması,

Vatandaşların kamuya ait bilgilere erişim hakkının ve ulusal güvenlikle ilgili hassas bilgilerin uluslararası standartlarda ve çağdaş dünyanın gereklerine uygun olarak sınışandırılmasının sağlanması,

“e-İmza”ya hukuksal geçerlilik sağlanması, elektronik kayıtlara kanıtlama gücü verilmesi ve gerekli kurumsal yapının (onay makamı) oluşturulması,

İnternet servis sağlayıcılarının sorumluluklarının düzenlenmesi,

Tüketici haklarının korunması,

Fikri hakların korunması,

Bilişim teknolojileri alanına özgü suç ve cezalara yönelik yasal düzenlemeler yapılması,

e-Devlet yapısına özgü düzenlemelerin gerçekleştirilmesi.

e-Ekonomi

21. Yüzyılı karşılarken dünyada geçerli olan kavramlar demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve pazar ekonomisidir.

Bilgi teknolojilerinin gelişmesi, ekonominin küresel bir kimlik kazanması, iletişim ve özellikle internet uygulamalarının süratle yaygınlaşması, bu kavramların önemini ve etkilerini arttırmakta, dünyamız, kendini hızla geliştiren ve yenileyen bir oluşuma sahne olmaktadır.

Ürün ve hizmetlerin üretim, pazarlama ve tüketiminde yeni süreçlerin tanımladığı bu oluşuma “Bilgi Ekonomisi”, “Yeni Ekonomi” ya da kısaca e-Ekonomi adı verilmektedir.

Bilgi Toplumu olmayı hedef olarak kabul eden bir Türkiye, yeni ekonomiyi anlamak ve tüm kurallarıyla uygulayabilir hale gelmek zorundadır.

Demokratik Sol Parti, “e-Ekonomi”ye geçme çabalarımızın, eski ekonomimizin sorunları olan enşasyon, verimsizlik ve kamu kesimindeki hantallıkla mücadelemizde, doğrudan katkı sağlayan itici bir güç oluşturacağına inanmaktadır.

Eski ve yeni ekonomi arasındaki en belirgin fark, bilgi ve iletişimin önemi ve kullanış biçiminde ortaya çıkmaktadır.

Eski ekonomide işi yöneten ve sonuçlandıran kurumsal sistemlerde sadece iş süreçleri ve ilişki süreçleri bulunur. Ürün ve hizmete yönelik olarak üreticiden tüketiciye tek yönlü bir iletişim söz konusudur. Tüketici talepleri ve tercihleri birincil öneme sahip değildir.

Eski ekonomide sürecin bir parçası olan iletişim, yeni ekonomide sürecin bizzat kendisidir. Bunu sağlayan ise yeni ekonomide bilginin, başlıbaşına bir üretim faktörü haline gelmiş olmasıdır.

Bilgi en önemli değer haline geldiğine göre, bilginin üretim, iletim, paylaşım ve denetiminde çok yönlü kanallara gereksinim duyulacağı açıktır. Ve bilgiden katma değer yaratabilmek, iletişimin başarısına bağlıdır.

e-Ekonomi’nin temel aktörlerini; kamu, özel sektör, hizmet sağlayıcılar, sivil toplum kuruluşları, eğitim kurumları, yerel yönetimler ve elektronik iş koşullarını düzenlemekle yükümlü kurumlar oluşturmaktadır. Bu kurumların hepsinin de bu yeni ortamın gelişmesi ve etkin kılınması açısından ortak sorumlulukları, görev ve işlevleri bulunmaktadır.

e-Ekonomi’nin yapılanmasında bütün birey ve şirketlerin “evrensel hizmet ilkesi” kapsamında bilgiye daha hızlı, daha güvenli ve daha ucuz bir bedel üzerinden erişebilirliğini sağlamak ve bunun için gerekli yatırımların yapılmasına uygun ortam yaratmanın devletin görevi olduğu inancıyla, Demokratik Sol Parti iktidarı, e-Ekonomi’nin yaşama geçmesi için;

Teknoloji seçiminde, küresel rekabete ve pazarlamaya uygun ürün geliştirmede KOBİ’lere destek vermek üzere “e-Ekonomi Danışma Merkezleri” oluşturacaktır.

“e-Ticaret”in gelişmesi ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasına yönelik olarak, “e-İmza” ile elektronik ödeme ve kredi işleme yetkisini düzenleyen yasaları çıkaracaktır.

ABD ile Türkiye arasında görüşmeleri süren “Nitelikli Endüstriyel Bölge” anlaşmaları ve benzer uluslararası anlaşmalara, bilişim teknolojileri ve e-Ekonomi etkinliklerinin dahil edilmesi için yoğun çaba harcayacaktır.

Genç ve eğitimli nüfusumuzun e-Ekonomi’de aktif hale getirileceği ve e-Ekonomi’nin araç ve olanaklarının toplumun bütün kesimlerine -geri kalmış bölgeler dahil- eşit düzeyde sunulacağı projeler üretecektir.

Bilişim Kültürü, “e-Kültür”

“Bilgi Toplumuna Dönüşme” hedefine sadece bilişim teknolojilerine yatırım yaparak ulaşamayacağımızı bilmeliyiz.

Bireylerin ve kurumların hem birbirleriyle hem de devletle olan ilişkilerinde yeni bir yaklaşımı özümsemeleri gerekir.

Bilgi ve teknolojiye dayalı bu yaklaşım bilişim kültürünü oluşturur.

Bu kültüre ve disipline hem bireylerin, hem şirketlerin, hem de devletlerin sahip olması gerekir.

Bilişim kültürüne sahip olan bireyler; bilgiye, bilime ve teknolojiye bağlılık ve saygı duyarlar. Zihinsel üretimi yüksek olan bu insanlar, araştırmacı, girişimci ve yaratıcıdırlar.

Bilişim kültürüne sahip olan şirketler; iş süreçlerini elektronik ortama aktarabilmiş, iş yapma yaklaşımlarını değiştirmiş, gelir-kar-maliyet hedeşeri arasından verimliliği ön plana çıkarabilmiş kurumlardır. Bilgi ve iletişim ağırlıklı bu dönüşüm “Yeni Ekonomi”, “Bilgi Ekonomisi” ya da kısaca e-Ekonomi dediğimiz ekonomik düzenin bir gereğidir.

Bilişim kültürüne sahip devlet ise vatandaşa hizmette teknolojiyi kullanan, yeniliğe açık, toplumsal verimliliği hedeşeyen devletttir.

Bu üç kesimin birden dönüşüm süreçlerine katılmasıyla, “Bilgi Toplumu” olmayı başarabilen ülkeler, dünya üzerindeki güçlerini ve etkilerini artırmaya devam edeceklerdir.

Demokratik Sol Parti yeni iktidar döneminde de, e-Kültür’ün tüm toplumumuza egemen olması için yürüttüğü çalışmalarına kararlılıkla devam edecektir.

Sayısal Bölünme

Dünya büyük bir hızla değişiyor. Uzaklık, zaman ve sınır kavramları iletişim devrimi ile yepyeni boyutlar kazanıyor.

Değişik uluslardan, değişik dinlerden, değişik yaşlarda, değişik cinsiyetlerde ve değişik mesleklerdeki insanlar, bilişim teknolojileri ve internet aracılığıyla dünyamızı elektronik bir topluma doğru götürüyorlar.

Becerileri, yetenekleri ve olanakları giderek artan bu ayrıcalıklı toplumla, diğerleri arasında ciddi bir fark ortaya çıkıyor.

Sayısal bölünme ya da sayısal uçurum dediğimiz bu ayrım, çağımızda yeni bir sınıf çatışması yaratacağa benziıyor.

Bilgi teknolojilerine sahip olanlar ve olmayanlar...

OECD, sayısal bölünmenin hızı, yayılması ve alınabilecek önlemler ile ilgili çalışmalar başlatmış durumdadır.

Türkiye olarak biz de hem dünya ölçeğinde diğer ülkelerle, hem de kendi ülkemizdeki birey ve kurumlarla ilgili olarak, sayısal bölünme üzerinde ciddiyetle durmalıyız.

Bilişim Reformu

Yukarıda da açıkladığımız gibi Demokratik Sol Parti olarak hedefimiz Bilgi Toplumu’dur.

Bu hedef, altyapı, eğitim, insan kaynakları ve teknoloji gereksinimlerinin gözönünde tutulacağı ve gerekli tüm yasal düzenlemelerin bir bütün olarak ele alınacağı bir “Bilişim Reformu”yla gerçekleştirilebilir.

Bilişim Reformu, içinde dört adet doğru geçen çok önemli bir beklentinin ifadesidir.

“Doğru kişi, doğru bilgiye, doğru zamanda, doğru maliyetle ulaşsın.”

“Bilişim Reformu”nun özeti budur.

Önümüzde tutarlı, kararlı ve hızlı adımlar atmamız gereken, aydınlık bir yol var.

Bize oylarınızla güç verin.

Güç verin ki, doğru parti, doğru zamanda tekrar işbaşına gelsin.

Güç verin ki, ülkemizi hakettiği konuma hep birlikte ve biran önce getirelim.



Emek Partisi (http://www.emep.org/ )

Seçim Bildirgesinde Bilişim ile İlgili Konu
( http://www.emep.org/show_news.php?subaction=showfull&id=1182158852&archive=&template=default )

Parti Programında Bilişim ile ilgili içeriğe rastlanmamıştır.




Bir sonraki yazımızda yine kaldığımız yerden Partilerin Bilişime Bakış Açılarını paylaşmaya devam edeceğim.

Lütfen yukarıdaki aktardığım içeriklerle ilgili tespit ettiğiniz yanlışlıklar ya da eksiklikler varsa beni uyarınız ki okurlarımızı yanlış bilgilendirmeyelim.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

1 Fikir Paylaşımı

  1. Mehmet 31 Ağustos 2007 13:14  

    sitemizde yazılarınızı paylaşabilirsiniz. ilgilenirseniz www.derinmillet.com

Yorum Gönder