Web 2.0 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Web 2.0 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Merhabalar,

Blog küremizin arka bahçesi FriendFeed de bir girdi ile "Sık sık kullandığımız, online tool diyebileceğimiz web araçlarını ve işlevlerini" yazdığımız bir liste oluşturduk. Değerli katılımlarla ortaya çıkan bu listeyi buradan da siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim.


Buyrun bu da linkimiz : http://friendfeed.com/e/01f5c0a8-92e1-4966-bb23-bb75b271328d/Heeyy-S-k-s-k-kulland-m-z-online-tool-diyebilece/

Not: Kullandığınız, ama listede olmayan web araçlarını siz de işlevleriyle birlikte paylaşırsanız ayrıyetten memnun oluruz :)

Sonraki yazımda tekrar görüşene dek hayatınızdan pozitifliği, yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar Paylaşmak Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla
Devamını Okuyun »

Merhabalar,

1 senelik blog yazarlığımda blogumda kişisel paylaşımlarda bulundum ve yeni girişimleri inceleyip analiz ederek sizlere duyurmaya çalıştım.

Yine burada, bu sefer yepyeni ve kullanılmamış koskoca bir senenin ilk gününde yine bir girişimden siz değerli okurlarımı haberdar etmek istiyorum. Beni blog dünyamızdan belli bir süre alıkoyan ancak bu açığı fazlasıyla kapatacak bir girişim :)

Sizlere duyurmaktan mutluluk duyduğum bu girişim; 2,5 aydır üzerinde çalıştığım, son 1 haftadır alfa ve beta testleri tamamlanan, 2007 sonuna ancak yetiştirebildiğim kendi girişimim olan: Okunuyoruz.Biz

Bloglarımızı ve blog yazılarımızı kaydedip yeni okuyucular kazandığımız siteler/servisler varken (haklı olarak) "bu da nereden çıktı?" diyebilirsiniz. Sanırım Okunuyoruz.Biz in farkını anlamak için Hakkında sayfasını okumamız gerekiyor.

Şimdiye dek nasıldı?

Sosyal imleme sitelerine yeni yazılarımızı ekleyerek daimi okurlarımız dışında yeni okurlar kazanma ve (açıkçası) trafik çekme isteğimiz aşikar. Benim gibi çoğu blog yazarının da sosyal imleme sitelerini kullanma amacı bu olsa gerek. Ancak bu işin manuel olması ve her yazı için tekrar gerektirmesi biz yazarları pes noktasına getirebiliyor. Her ne kadar manuel bir işlem olsa da ben kendi adıma sosyal imleme sitelerimizin katkılarını yadırgayıp nankörlük yapmak istemiyorum. Bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da sosyal imleme sitelerimizi (Oyyla, Tusul gibi) kullanmaya devam... ;) Fakat sizde, bahsettiğim şekilde kullanım sırasındaki zaman kaybına hak vereceksinizdir.

Kendimizi tanıtma gayretinde olduğumuz diğer platformlar ise genel blog servisleri. Başta Blograzzi olmak üzere Technorati, MyBlogLog ve BlogCatalog bu servislerin önde gelenleri. Genel blog bilgilerimizi ve genel istatistiklerimizi paylaştığımız bu servisler sayesinde de her geçen gün yeni yeni okurlar kazanabiliyoruz.

Peki Okunuyoruz.Biz ne yenilik getirdi ?

Okunuyoruz.Biz içerik odaklı bir blog servisi demiştim. Bunu biraz daha açarsam, blogunuzun genel bilgilerinden ve genel istatisitklerinden ziyade blog yazılarınız ve yazılarınızın istatistikleri Okunuyoruz.Biz için çok daha önemli. Blog yazıları ve yazıların okunma istatistikleri servisin odak noktası. Amaç ise servise kayıtlı blogların yazılarının popülerliğini ölçmek ve (yeni) okuyucularıyla buluşturmak. Bütün bunları yaparkende blog yazarına zaman kaybettirmemek ve böylece yazarın içeriğe daha fazla odaklanmasına olanak vermek. Bu kurguyla getirilen yenilik "otomatize edilmiş bir servis ile yazarlara zaman harcamadan yazılarını tanıtma imkanı vermek".

Hmm, peki ya istatistiki bilgilerimin güvenliği ?

Bu konu çok hassas bir konu, özellikle de Facebook un güvenilirliğinin zedelendiği bugünlerde. Bu konuda duyarlı olmanız gayet güzel, bilgilerinizin ne şekilde saklandığına ve ne doğrultuda kullanılacağına Okunuyoruz.Biz - Kullanım Sözleşmesi sayfasından bakabilirsiniz.

Tamam ikna oldum, blogumu servise nasıl eklerim?

Servise üye olup "Bloglarım" sayfasından blogunuzu birkaç genel bilgisiyle servise ekliyorsunuz. Sonra yazılarınızın okunma bilgilerinin ölçülebilmesi ve Okunuyoruz.Biz sayfalarında listelenebilmesi için blogunuz tasarımına uygun bir sayaç tasarlayıp kaydediyorsunuz. Kayıt işleminden hemen sonra size bir kod (script) parçası veriliyor. Bu kod parçasını belirtilen (ya da istediğiniz ) şekilde bloğunuza ekliyorsunuz. Bundan sonra yapmanız gereken bloğunuza ve yazılarınıza odaklanmak. Yazılarınız okundukça, Okunuyoruz.Biz listelerinde üst sıralara tırmandıkça size ziyaretçi ve okur göndermek bize kalıyor ;)

İyi de ben blog yazarı değilim ki !

Ben blog yazarı değilim, (şimdilik) sadece okurum diyorsanız; en popüler blog yazılarına saniyeler içerisinde ulaşıp yeni yeni bloglar ve yeni popüler yazılar keşfedebilirsiniz.

Yok ben blog dünyasını halen takip etmiyorum, bu yazınızı da rastlantı eseri okuyorum diyorsanız; benden söylemesi, çok şey kaçırıyorsunuz ! Güzel bir başlangıç için bugünün en popüler yazıları sizi bekliyor.

Önemli notlar !

Okunuyoruz.Biz henüz beta sürecinde bir proje ve gelişmesi sürekli devam ediyor. Tüm çalışmalarımız sizlere en iyiyi verebilmek adına. Beta sürecini aşana kadar bazı aksaklıkların üstesinden birlikte gelmeye çalışacağız.

Proje hakkındaki tüm gelişmeleri ve güncellemeleri Blog.Okunuyoruz.Biz servis blogundan takip edebilirsiniz.

Servis, beta süreci ve devam eden gelişme süreci nedeniyle bazı Web 2.0 öğelerini (RSS, Ajax gibi) bünyesinde barındırmıyor. Bu süreç sonunda rahatlıkla Web 2.0 projesi diyebileceğimiz, şimdikinden çok daha fazla işlevi blog dünyasına sunan, gerçek bir içerik odaklı servis konumuna gelmek istiyoruz.

Sonuç ?

Yeni yıl ile birlikte yayın hayatına başlayan Okunuyoruz.Biz in blog dünyasında kaliteli içeriği ön plana çıkartan, popüler yazıların takip edildiği, ilerleyen süreçte popüler olmayan yazılarında okur çekeceği bir servis haline gelmesini amaçlıyoruz.

Servisi kullanırken karşılaştığınız hataları, eksikleri, beğenmediğiniz noktaları, olumlu/olumsuz eleştirilerinizi, öneri ve tavsiyelerinizi Okunuyoruz.Biz İletişim sayfasından iletebilirsiniz.

Okunuyoruz.Biz in tüm blog dünyamız için hayırlı ve faydalı olması dileğiyle...

Tekrar Paylaşmak Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla
Devamını Okuyun »

Merhabalar,

Girişim incelemelerime begendiğim bir girişimin analizi ile devam ediyorum, Paylaşarak sıkıntıları giderme platformu: bisorusor.com


Yaklaşık 3 hafta önce beta yayınına başlayan projenin bir DreamVenture.biz girişimi olduğunu, görselerinin Brands-Ideas.com, yazılım altyapısının ve bakımının ise Erkyazılım tarafından sağlandığını hakkında sayfasından öğreniyoruz. Ülkemiz internet sektöründe bu tür projelerde Dream Venture gibi oluşumların yatırımcı konumunda bulunması gerçekten çok önemli, sektörümüzdeki yatırımcı eksiğinin kapanmasına katkı sağlaması açısından Dream Venture'u takir ediyor, bir girşiminiz varsa web sitesini incelemenizi tavsiye ediyorum.

Hemen asıl konumuza dönelim, bisorusor.com bana göre tam bir Web 2.0 projesi. Çünkü otomatize edilen işlevler sayesinde içerik tamamen kullanıcı etkileşimi ile oluşuyor. Soru sorarak ya da soru cevaplayarak, anket hazırlayarak ya da anket oylayarak bu etkileşimin bir parçası oluyorsunuz.

Orjinal boyut için tıklayın
bisorusor.com'da soruları puanlayabiliyor, takip edebiliyor, dahası bir blog/site sahibiyseniz soruları sitenize widget olarak (tıpkı benim gibi) ekleyebiliyorsunuz.

Orjinal boyut için tıklayın
Dikkatimi çeken ve hoşuma giden bir ayrıntı da; sorulara cevap verirken kullanılan parametrelerden biri olan "Cevap Modu", gerçekten ince bir detay ve güzel düşünülmüş. Cevap modu sayesinde sorulara hangi psikoloji ile cevap verildiğini görebiliyorsunuz. Bu da etkileşimi canlı hayata yaklaştırarak daha da üst seviyeye çıkarıyor.

bisorusor.com'da bütün bunları yaparken en güzeli de; her an yeni şeyler öğrenebilmeniz, tabi başkalarının bilmediği sorulara cevap yazarak öğrenmelerine katkıda bulunmak da ayrı bir pozitif duygu.

Sonuç olarak görünen o ki; gün geçtikçe zenginleşen içeriğiyle soruların cevap bulduğu bir proje haline gelecek bisorusor.com.

Merak ediyorsanız bisorusorun cevap bulun ! »

Zaten biliyorum diyorsanız, bildiğiniz şeyleri bilmeyen birileri muhakkak vardır, cevaplayın aydınlatın !
»

Peki nereden başlayayım diyorsanız işte benim sorduğum bazı sorular;
» Neden Blog Yazıyoruz ?
» Web 2.0 dan sonra ( yani Web 3.0 da ) bizi neler bekliyor ?
» Matematik Mühendisliği Nedir, bölüm mezunları ne iş yapar?
» Bir web sitesinde en çok hangisi hoşunuza gider?

Tekrar görüşene dek yüzünüzden de gülümsemeyi eksik etmeyin,

Paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla
Devamını Okuyun »

Merhabalar,

Son iki aydır hayatınızın bir parçası olan web uygulaması hangisi? diye bir soru yöneltilse tahmin ediyorum ki çok büyük çoğunluğumuzun cevabı Facebook olacaktır. Bunun nedenini de Daha İyisi Yapılana Kadar En İyisi Facebook ! isimli yazımda açıklamıştım dilim döndüğünce.

Şimdi gelin soruyu biraz değiştirelim ve Peki önümüzdeki iki ay boyunca sizce hangi uygulama hayatınızın bir parçası olacak? şeklinde soralım, bu soruya cevabınız ne olurdu?

Evet web dünyasında bu tür (geleceğe ilişkin) sorulara cevap vermek çok kolay değildir, keza bir hafta önce bu soru sorulmuş olsaydı; "Büyük bir ihtimalle bu uygulama yine facebook olurdu" cevabını vererirdim ben. Ancak bugün durum biraz farklı ve durumu farklı kılan da sosyal ağ dünyasındaki yeni gelişmeler.

İşte sosyal ağ dünyasındaki güncel gelişmeler;

» Önce MySpace 'in yeni Patformu duyuruldu; bu sayede MySpace, kısa zamanda en ciddi rakibi haline gelen Facebook ile arsındaki işlevsellik farklarını kapatmaya yönelik adımlarını atmış oldu. Gelecek yıl içerisinde MySpace deki profil sayısının 300 milyonu bulacağı söyleniyor. Bakalım bu hamleler ne kadar işe yarayacak, hep beraber gözlemleyeceğiz.

( Güncelleme-1 [ 01.11.2007 21:45 ] : MySpace Google'dan yana tavır alarak OpenSocial'a katılan sosyal ağlardan birisi olmuş durumda. İlgili haber yazısı burada. Böylece MySpace yarıştaki ana saflardan birisi olma özelliğini kaybediyor. Enregrasyonun detaylarını ilerleyen süreçte daha net öğreneceğiz, ancak net olan şu ki; bu entegrasyon ile Google elini çok daha fazla güçlendirmiş vaziyette. )

» MySpace tarafında bunlar olurken Facebook popülaritesini daha da artırdı. Yayına alınan uygulama (application) sayısı 5000'i geçti ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de "bir facebook çılgınlığı" aldı gidiyor. Türk geliştiricilerimizin yeni Facebook uygulamaları ülkemizdeki facebook çılgınlığına ivme katarken, yeni yeni açılan pazarlama amaçlı gruplar ve sosyal amaçlı tepki grupları "my groups" sayfamızdaki listeyi gün geçtikçe uzatıyor.

Facebook tarafındaki en güncel ve en etkili gelişme ise bir satınalma haberi; Microsoft’tan Facebook’a $240 milyon $ Bu hamle ile Microsoft'un Google'a verdiği mesaj açık; İnternet dünyasında tek değilsin ve tek kalmayacaksın !

» Gelelim Google cephesine. Google artık Facebook'tan birleşme ya da satın alma yönüyle umudunu kesmiş durumda. "Satın alamıyorsam daha iyisini yaparım" mantığı ile harekete geçen Google; şimdilerde tüm servislerini seferber ederek OpenSocial isminde yeni bir sosyal ağ kuruyor. Önümüzdeki günlere damga vuracağını düşündüğüm bu sosyal ağın en büyük özelliği ise tüm Google Servisleri ile entegre olması ve halihazırdaki Orkut, Salesforce, LinkedIn, Ning, Hi5, Plaxo, Friendster ve Viadeo servislerini içerecek olması.

» Bu arada Yahoo cephesindeki sessizliğin de dikkatimi çektiğini belirtmek istiyorum. Bakalım Yahoo bu gelişmelere karşı daha ne kadar sessiz kalabilecek.

Bütün bu gelişmeler bize sosyal ağ rekabetinin devlerinde olaya dahil olmasıyla birlikte bir savaşa dönüştüğünü gösteriyor. Kısacası Sosyal Ağ Savaşları Asıl Şimdi Başlıyor !

Sosyal ağ dünyasında görülen o ki; uygulamalar birer birer "sosyal işletim sistemi" olma yönünde ilerliyor ve bunların en çarpıcı örneği Facebook idi. Olaya dahil olan diğer devlerde bu gelişmeleri körüklüyor ve süreci inanılmaz hızlandırıyor. Dolayısıyla web dünyasında bazı süreçleri öngörülenden çok daha erken yaşayacağız gibi görünüyor. Benim bu konudaki kişisel endişem ise ülkemizden bu tip sosyal ağ platformlarının ne zaman çıkacağı.

Burada dikkat çekmek istediğim bir diğer nokta da yazılımcıları yakından ilgilendiren uygulamalar (applications) konusu. İlk olarak Facebook un kurduğu platform sayesinde yazılım geliştiriciler; maddi ve manevi getirileri için binlerce uygulama geliştirdiler Facebook için. Şimdilerde MySpace in benzer bir platformu yayına alması ve Google unda çok yakında yayına alacağı OpenSocial projesinde bu platformu çok daha geniş imkanlarda sunacak olması yeni bir meslek dalının türemekte olduğunu hissettiriyor bana. Adı "sosyal uygulama geliştirici" olur ya da başka bir şey ama gelişen sosyal ağlardaki gelir paylaşım modelleri sayesinde yakında bu tip uygulamalar geliştirerek hayatını kazanabilecek yazılımcılara rastlayacağız. Nasıl, ofise gitmeden uygulama geliştirmek ve bundan hatrı sayılır bir oranda getiri elde etmek kulağa hoş geliyor değil mi ;) Açıkçası bir yazılımcı olarak benim kulağıma hoş geliyor :)

Konuyu şu soruyla noktalamak istiyorum, OpenSocial'ı görmeden konuşmak erken ama sevgili Emre Sokullu şu soruyu sormuş; Facebook Patlar mı? Gündemi yakından takip eden Emre Sokullu'nun cevabı ise evet niteliğinde.

( Güncelleme-2 [ 02.11.2007 13:01 ] :
İlk OpenSocial API entegrasyonu bugün itibariyle Orkut ile yapıldı ve teste/geliştirmeye açıldı.
Ayrıca sıcak gelişmeleri OpenSocial Blog undan takip edebilirsiniz.
)

( Güncelleme-3 [ 02.11.2007 21:01 ] : İşte konu ile ilgili blog dünyamıza düşen yeni makaleler;
» Comment Out! : PROGRAMLANABiLiR WEB
» Webrazzi : Facebook mu yaman Google mı yaman?
» Düğümküme : OpenSocial Hayat İşletim Sistemi Çıktı
)

Önümüzde hareketli ve heyecan verici bir süreç bizleri bekliyor, bakalım sonu gelmeyecek bu sosyal ağ savaşında kim kaybedecek, kim kazanıp yeni rakiplere hazırlanacak ?

Tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin, Paylaşmak üzere.

Sevgi ve Saygılarımla
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Uzun bir tatil sonrası yine karşınızdayım ve tatil sonrası ilk konuğum son zamanların en çok konuşulan web uygulaması Facebook.

Yazı başlığım size biraz abartılı gelmiş olabilir ancak, Facebook u incelediyseniz bana hak vereceğinizi düşünüyorum. İncelemediyseniz de "Halen ne duruyorsunuz?!" demekten alıkoyamıyorum kendimi.

Yeni yeni ayrıntılı inceleme fırsatı bulduğum Facebook tam bir "deniz derya", evet kendisi bir sosyal ağ ancak bildiğimiz ve alışılagelen sosyal ağ ( social network ) uygulamalarına göre çok daha zengin, çok daha işlevsel ve kullanıcı dostu.

İşte Facebook ta dikkatimi çeken en önemli noktalar;

» Sade, göz yormayan ve kullanıcı dostu bir tasarıma sahip diyebilirim. Profilinizde bir karmaşa, bir göz yoruculuk söz konusu ise bundan kendinizi sorumlu tutmalısınız, çünkü varsayılan profil yapısı oldukça sade ve yerli yerinde dşünülmüş, bu yapıyı zenginleştirmek, karmaşıklaştırmak sizin elinizde.

» Uygulama tarafında ise kendine özgü ve zenginleştirilebilir bir yapı mevcut. Arkadaşlarınızı ve tanıdığını kişileri kolayca bulabiliyor ve arkadaş listesine kolayca ekleyebiliyorsunuz. Zenginleştirilebilir yapıdan kastım ise; Facebook u farklı ve çekici kılan en önemli tarafı, yani uygulamaları ( application ). Sisteme webmasterlar/developerlar tarafından geliştirilip eklenen uygulamaların sayısı oldukça fazla (şuan için 4500) ve kullanıcı olarak her an yeni bir uygulama keşfedebilirsiniz. İşte buda sizi Facebook u sürekli kurcalamaya itiyor.

» Proje şuan için tek dilli (İngilice), ancak buna rağmen dünya genelinde 40 milyon üyeye sahip. Alexa verilerine göre ABD, Kanada ve İngiltere en çok ilgi gösteren ülkeler. Ayrıca bu verilerdeki grafiklere bakmanızı ve istikrarlı yükselişi görmenizi ayrıca istiyorum. Çoklu dil desteği konusunda bir bilgiye ulaşamadım ancak yol haritasında yapılacaklar arasında olduğundan hiç kuşkum yok. Çoklu dil desteği sayesinde bir Facebook çılgınlığına şahit olabiliriz. Bu konudaki dil seçimlerinde ülke istatistikleri de etkili olacaktır ancak umarım Türkçe desteği de gelir.

» Dikkat çekmek istediğim bir başka özellikte Facebook'un tepeden inme değil, küllerinden doğan bir web projesi olması. Bu yazıyı okuyunca ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

» Web 3.0' ın temellerinin atıldığı günümüzde ( Web 2.0 döneminde ) Facebook bu yönüyle de başarılı bir uygulama. Çünkü Web 3.0 için gerekli olan profiller, profil ilişkileri, profil igileri ve yönelimleri gibi pek çok ilişkili veri birikiyor Facebook ta. Bir sonraki maddede değineceğim değer konusunu sadece popülarite açısından değil birde bu yönüyle de değerlendirmek gerekiyor sanırım.

» Facebook hakkında en çok konuşulan konulardan biriside değeri. Çeşitli haberler ( Webrazzi, TechCrunch, ReadWriteWeb, BBCTurkish ) vasıtasıyla 10-15 Milyar $ gibi bir rakamdam söz ediliyor. Microsfot, Google ve Yahoo gibi devlerin de yakın markaja aldığı Facebook bakalım ne kadar daha direnebilecek. Yakın zamanda YouTube satın alma haberinden çok daha etkili bir satın alma haberi tüm dünyayı bekliyor diyebiliriz.

Bu kadar yazıdan sonra Facebook u hayatımıza sokan genç girişimci Mark Zuckerberg ten bahsetmemek olmazdı sanırım.

Mark'ın 19 yaşında üniversite içi iletişim için yazdığı ve yaklaşık 4 yıl aradan sonra bu gün 40 milyon üyeye ulaşan sosyal ağ projesi Facebook gerçekten bir başarı hikayesi. Hazır yazılmışı varken bilgileri buraya taşımak yerine sizi daha detaylı bir yazıya davet ediyorum; Newsweek, Facebook'u kapak yaptı.

Bu yazıda dikkat çekmek istediğim bir noktayı da belirtmeden geçmek istemiyorum. Proje daha ilk yılında yatırımcı Peter Thiel tarafından 500 bin dolar gibi bir rakam ile desteklenmiş. Bugün ise Peter Thiel hiç pişman olmasa gerek. Bunu belirtmemin sebebi ülkemizde maddi destek göremediği için başarıya ulaşamayan bir sürü proje bulunması. Sadece bilişim seköründe değil tüm sektörlerde Peter Thiel gibi cesur risk yatırımcılarına ihtiyacımız var.

Facebook un yakaladığı bu popülariteden sonra ülkemizde de yeni sosyal ağ girişimleri olacaktır elbette. Ancak ben bundan çok kendini işlevsellik bakımından zenginleştirip farklılaşabilen halihazırda ki uygulamaların satın alımlarına tanık olacağımızı düşünüyorum. Tabi sıfırdan gelerek farkılığını ve zenginliğini ortaya koyabilen yeni girişimlerde başarıyı yakalayacaktır elbet. Tabi yukarıda bahsetiğim gibi başarı için cesur risk yatırımcılarına da büyük görevler düşüyor.

Daha detaylı incelemek ve "facebook trenini kaçırmamak" için Facebook sizleri bekliyor.

Her yönüyle bu projeden hepimizin öğreneceği çok şeyler var.

Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Bu seferki web girişimi konuğumuz; "Türkiye'nin Haber, Yorum ve Paylaşım Platformu" sloganıyla, yaklaşık 1 ay önce (beta test) yayın hayatına başlayan ve 2 hafta önce de lansmanı yapılan Corbaa.Com
2007 Haziran ayında, Webrazzi sayesinde daha da yakından tanıdığımız, ülkemizin belkide en köklü sosyal ağı olan Zurna.Com'un sahibi OutCubator şirketinin Türkiye ayağı olan OutCubator Türkiye'nin yeni bir girişimi aslında Corbaa.Com. Kısacası girişimin arkasında sevgili Onur Günday ve Ümit Apak'ın isimleri yer alıyor da diyebiliriz.



Corbaa.Com hakkındaki fikirlerimi özetle belirticem çünkü, hakkımızda sayfasındaki içeriğin üzerine yorum yapmak sanırım abes olur, çünkü herşey burada anlatılmış zaten. Sayfada mutlaka izlemenizi tavisye ettiğim bir video bulunmakta. İçeriği ise buraya aynen taşıyorum;

"Çorbaa, geleneksel gazetelerin aksine, gündemi kullanıcılarının oluşturduğu Internet bazlı bir paylaşım platformudur. Internet ortamının medya zenginliği ile demokratik gündem oluşturulması ile bir çorba oluşturulur. Çorbacılar beğendikleri veya kendi yazdıkları haberleri, akıllarına takılan soruları, beğendikleri videoları, müzikleri Corbaa'ya atarlar ve başkalarının yorumlarını, eklemelerini izlerler, imece usulü pişirdikleri Corbaa'yı beraber okurlar, tüketirler."

Bu arada "Eee, zaten Zurna Çorba vardı, o ne olacak peki?" gibi bir soru aklınıza geldi ise, Zurna hesabıma düşen bir mesajın içeriği beni olduğu gibi sizi de aydınlatacaktır;

"Merhaba! Zurna bildiğiniz gibi eğlence ve arkadaşlık sitemiz. Bu sefer ciddi bir ürün yaratalım dedik. Üniversiteliler ve ötesi için, genel kültürlerini yarıştırabilecekleri, görüntüleriyle değil bilgileriyle popüler olabilecekleri kullanıcıların haber yarattığı özel bir haber sitesi yarattık. Zurna'daki Çorba bölümünü şimdilik kaldırmıyoruz, oraya eğlenceli şeyleri yazmaya devam edebilirsiniz, ama bu sefer, ciddi haberleri isterseniz gelip Çorbaa'ya yazabilirsiniz. İlginç, moda, fikirsel açıdan Türkiye'nin ve Türklerin gündemini belirleyen haberleri yazabileceğiniz bir site Çorbaa. Fikri olan, düşünerek yorum yazan, üretken herkese açık. Artık Haberleri biz yazıyoruz! Tek kaynaklı haberciliğe son! Çok kaynaklı habercilik başladı. Corbaa.com"

Aktardığım bu bilgiler ile Corbaa.Com hakkındaki gerekli bilgileri edindikten sonra gelelim benim tesbitime; en fazla dikkatimi çeken ve değer verdiğim nokta; içerik girerken tamamen özgür olmanız. Yani isterseniz yeni bir yazı gönderin istersenizde var olan bir yazıyı zenginleştirin, bunu yaparken yazı, resim ve video üçlüsünü rahatlıkla kullanabiliyorsunuz.

Örneğin, paylaşmaya değer gördüğünüz bir olayı ekliyorsunuz, başka bir üye olayla ilgili fotoğraf ekliyor, bir başkası da video. Kullanıcıyı tek düzelikten kurtaran ve örzür bırakan bir yapı en nihayetinde. Tabi burada şuna dikkat etmemiz gerekiyor; bu Corbaa biraz daha ciddi ve içeriğin kalitesine çok daha fazla önem veriyor.

( Güncelleme [ 04.09.2007 23:45 ] :

Gelen yorumlar bana tasarım ve içerik konusuna da değinmem gerektiğini hatırlattı.

Tasarım olarak iyileştirmeler muhakkak gerekiyor, örneğin ilk yorumda da belirtildiği gibi genişlik biraz daraltılarak yatay scroll un çıkması önlenebilir. İçerik girişlerinde kullanıcının tasarımı bozacak formatta (örn; çok geniş bir resim ) içerik girmesi biraz daha kontrol edilebilir.

İçerik olarak ise; bence içeriğin biraz daha zenginleşmesini beklememiz gerekiyor tam olarak yorum yapabilmek için. Tabi burada sizin katılımlarınız da çok önemli.

Eksik olarak gördüğünüz noktaları ve tavsiyelerinizi yorum olarak yazarsanız gerekli yerlere mesajınız ulaşacaktır diye tahmin ediyorum :).

)

Özgürlüğü sorguladığımız ve değerini daha iyi anladığımız bu günlerde Corbaa.Com sağladığı özgürlüklerle kısa sürede ilgi göreceğe benziyor, siz ne dersiniz?

Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Bloğumda yaklaşık 1 aydır sosyal konulara ağırlık veriyordum, bu nedenle sakın bu tarz yazılarımdan vazgeçtiğimi sanmayın, girişim incelemelerime ve analizlerime ve yenilik haberlerime kaldığım yerden devam ediyorum inşallah.

Ülkemizdeki başarılı sosyal imleme sitelerinden biri olan Tusul'un yenilenme haberini yaklaşık bir ay önce beraber duymuştuk.

İşte yeni bir Tusul gelişmesiyle karşınızdayım: Tusul Video

Konuyla ilgili Tusul Blog yazısı da burada.

Tusul bu ilk Video modülü ile ülkemizdeki sosyal imleme siteleri arasında gerçekten dikkat çekmeyi başaracaktır diye düşünüyorum.

Daha yeni olması nedeniyle şuan Alpha sürecini yaşayan Tusul Video aslında aklımda şimşeklere vesile oldu da diyebilirim. Nedeni ise, bu yeni işlev sayesinde imlemeyi "yazı/haber imleme" olarak algılamaktan vazgeçip, konuya daha geniş bir açıdan yaklaşmama neden oldu.

Şimdi bu söyleyeceklerim beklide birileri tarafından düşünülüyordur, geliştiriliyordur ya da canlıya alınmak üzeredir, ama görünen o ki ilk yapan kazanıyor. Aklıma düşen yıldırımlardan en etkileyicisi ise şu; Madem ülkemiz kaynaklı girişimlerde yazı/haber imleyebiliyoruz, artık video da imleyebiliyoruz, neden Resim imleyemeyelim? Dedim ya bu bana göre en ilginci, fikirleri ve imlenebilecek öğeleri artırmak sanırım bu alanda halihazırda proje geliştiren arkadaşlarımıza kalıyor.

Bu tür gelişmeler ülkemiz web dünyası için olumlu gelişmeler; fikir, altyapı ve işlevsellik bakımından Web 2.0'ı yakalayan projelerin sayısındaki artış kalite artışına neden olacaktır ki, bu da ülkemizden de "Global Projeler" çıkmasına önayak olacaktır.

Bir video izlediniz, çok beğendiniz ve paylaşmak istiyorsunuz, yoksa siz halen Tusuldatmayanlardan mısınız ? ;)

( Güncelleme [ 04.09.2007 23:55 ] :

İş yoğunluğumdan dolayı buraya ancak taşıyabiliyorum ki; artık Tusul Fotoğraf da yayına alınmış. Sisteme fotoğraf eklemek için video ile aynı işlemleri yapıyorsunuz ve fotoğrafınız tusuldatılmaya başlanıyor.

Yanlız dikkatimi çeken nokta, Tusul Fotoğraf için ayrı bir modül oluşturmak yerine video ile entegre olan bir yapı kullanılmış. Bence yazı/haber, video ve fotoğraf sistemlerinin üçü de birbirinden tam bağımsız olmalı. Bu sayede sadelik ve kolay kullanılabilirlilik daha önplana çıkmış olurki, bu da bizim Tusul deneyimlerimizi daha zevkli hale getirir.

Bir fotoğraf/resim gördünüz/çektiniz, çok beğendiniz ve paylaşmak istiyorsunuz, yoksa siz halen Tusuldatmayanlardan mısınız ? ;)

)

Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Yaklaşık 2 ay önce Blograzzi’nin yayın hayatına (beta) başlayışını sizlerle ilk olarak paylaşma fırsatı bulmuştum. Tabi, Blograzzi’nin o günlerde henüz “beta test” aşamasında olduğunu idrak edemediğim için (heyecandan olsa gerek) bu paylaşımda bulunmuş ve sevgili Arda Kutsal’ın cümleleriyle “Evet kendisi Blograzziyi betaya alındığı anda keşfeden, tüm blogosferin haberdar olmasını sağlayan sonra da sunucularımızın yıpranmasına sebep olan blogdur. :)” şeklinde nitelendirilmiştim.
Yeni yüzünün demosunu test etme fırsatını bulduğum Blograzzi bu gün itibariyle yenilenerek yeni yüzüne ve yeni “Blograzzi Algoritması”na kavuştu. Bu haberi gönül rahatlığıyla veriyorum, çünkü artık Blograzzi test aşamasında değil, hatta hakkında ( bloğum da dahil olmak üzere ( 1, 2 ) ) bir çok blog da çeşitli konularda ahkam bile kesildi.

Yazı başlığımda da belirttiğim gibi bu yeni tasarım ile Blograzzi kendi kimliğini tam olarak bulmuş diyebilirim. Yeşil ağırlıklı tasarım yerini beyaz ve rengârenk albenili bir tasarıma bırakmış. Bu başarılı tasarım için Cleo Graphics’in de hakkını vermek gerekiyor tabi.

Bir diğer önemli ve göze çarpan değişim de geçtiğimiz günlerde oldukça gündeme gelen ve tartışılan puanlama algoritmasında olmuş. Yeni Algoritma da gözlemlediğim kadarıyla kullanıcıya yapılan yorum sayılarının, verilen oyların ve favorilere eklenme sayılarının oluşturulan puana olan etkileri oransal olarak azaltılmış. Tabi yorumlara katılıyorum, katılmıyorum ve şikayet etmek istiyorum işlevlerinin de kullanıcı/blog profilleri açısından ve puanlamaya olan etkileri açısından daha değer kazandığını düşünüyorum. Tahmin ettiğim bu değişiklikler spam olarak nitelendirebileceğimiz kullanıcılar ve bloglar için güzel bir önlem olacaktır. Zaten önceki versiyon ile yeni versiyon arasında belli başlı kullanıcılarda bu değişim kendini iyice hissettirmiş ve bu kullanıcıların puanları 4,5 puan kadar azalmış ve dolayısıyla da sıralama da bir hayli gerilemişler. Spam görüntüsünden uzak bloglarda ise bu değişim gözlemlediğim kadarıyla puansal olarak eksi yönde ortalama 1,5 ( +1,-1 ) puan olmuş. Bu da gayet normal bir durum. Algoritmadaki bu değişikliğin spam blog ve spam kullanıcılara önlem almak adına yeterli olup olmayacağını birlikte göreceğiz, ancak ben kesinlikle olumlu bir etki oluşturacağı kanaatindeyim.

Yeni gelen özelliklerden birisi “Günün Blogu”. Bu özellik sayesinde paylaşımı hak eden bloglar Blograzzi den daha fazla trafik çekebilecektir düşüncesindeyim. Hangi kriterlere uygun olan blogların burada gösterileceği bilgisine ilerleyen günlerde daha sağlıklı bir şekilde ulaşabileceğiz sanırım. Beklentim bu sayede çok güzel ve dolu dolu bloglar keşfediyor olacağız yönünde.

Gözüme çarpan diğer yeniliklere değinecek olursak;
- Genel tasarımdaki bazı öğelerin yerleri değiştirilmiş,
- Blog detay sayfalarındaki blog istatistikleri başarıyla ayrıştırılmış,
- Blog yorumunu şikayet edebilme özelliği eklenmiş,
- Mesajlaşma da Kullanıcılara blok koyma özelliği getirilmiş.

Bu yeni haliyle gerçekten başarılı buldum Blograzzi’yi. Blograzzi ülkemizdeki blog dünyasının etkileşimine ve ulaşılabilirliğine oldukça büyük katkıları olan bir girişim olacak gibi görünüyor.

Kendi kimliğini bulmuş Blograzzi’ye bu yeni tasarımı ve özellikleri ile daha da başarılar diliyorum.

Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »


Herkese Merhabalar,

Türkçe içerikli sosyal imleme sitelerimizden biri olan Oyyla makyajlanmış haliyle (v2) 15 Temmuz itibariyle karşımıza çıkmış bile. Biraz önce haberdar olduğum bu gelişmeyi de hemen siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim tabi. Gelişmeyle ilgili detaylı bilgiyi de Oyyla Blog'ta bu yazıda bulabilirsiniz.

Eğer bir blog yazarıysanız muhakkak sosyal imleme sitelerini kullanıyorsunuzdur ki halen kullanmıyorsanız ( ne duruyorsunuz :) ) zaman kaybetmeden sevgili Erhan'ın bu yazısına bir göz atın derim.


Oyyla benim en fazla kullandığım imleme sitelerinden birisi. Makyajlanmış tasarımı ve eklenen ek özellikler ile çok daha olgunlaşmış bir yapı çıkmış karşımıza. Tasarımsal olarak mavi renk tonlarının hakim hale geldiği Oyyla da kullanıma sunulan yeni özellikler ise şöyle;

- Anasayfaya "Bugün Çok Oyylananlar" kısmı eklenmiş.

- Bekleyenler sayfasına "En Çok Oyylanan Yazılar" kısmı eklenmiş.

- İstenilen zaman aralığında hangi yazıların en popüler olduğunun tam listesini görebilmek için “oyy sayısına göre sırala” seçeneği eklenmiş.

- İleti detay sayfasına da Google reklamları eklenmiş. Kişisel görüşüm keşke bu reklamlar sol menünün üzerine çıkmasaydı. Öncelik kolay kullanım olmalı yani.

Projeyi daha da olgunlaştıran bu yeni özellikleriyle ve makyajlanmış yeni yüzüyle, öncesine nazaran çok daha iyi bir Oyyla bizleri bekliyor. Bende davete icabet edip bu yazımı imlemeye gidiyorum, her zamanki gibi :)

Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

İlgiyle takip ettiğimiz bloglardan birisi olan Webrazzi'nin sahibi Arda Kutsal, yeni bir girişimi ile karşımızda: Blograzzi.

31 Mayıs Perşembe günü Beta sürümüyle yayın hayatına başladığını kendi bloğunda ki ilk yazısı ile duyuran Blograzzi, kendini "kaliteli ve ilgi alanına uygun içeriğe zaman kaybetmeden ulaşmak isteyen Türk internet kullanıcısı için faydalı bir araç olması adına geliştirilmiş bir servis" olarak tanımlıyor Hakkımızda sayfasında. Yine aynı sayfada Blograzzi'nin çalışma mantığı hakkında detaylı bilgileri bulabilirsiniz.

Webrazzi'den zihnimize yerleşen "razzi" nin blog kelimesiyle birleşmesiyle oluşan "Blograzzi" ismi ilk duyduğumda hiçte yabancı gelmedi kulağıma. Bu yönüyle de başarılı bir isim seçilmiş. Tebrikler...


Arayüzünü oldukça sade ve işlevsel bulduğum Blograzzi, sahip olduğu "istatistiklere ve kullanıcı beğenilerine bağlı puanlama sistemi" ile ülkemizdeki diğer blog indexlerinden başaryıla ayrılıyor.


Sahip olduğu bir diğer işlev olan "blog karşılaştırma" işlevi ise hakakten güzel düşünülmüş faydalı bir araç niteliğinde.


İnternet üzerindeki hamlelerini merakla takip ettiğim Arda Kutsal; Webrazzi ve Webrazzi Forum hamlelerinden sonra Blograzzi hamlesiyle de gerekli ilgiyi başarıyla göreceğe benziyor. Öyle ki, servisin yayına başlamasının 3. günü itibariyle şimdiden sisteme 650 nin üzerinde seçkin blog eklenmiş bile. Bu da servisin ilerleyen zamanlardaki muhtemel popüleritesi hakkında sanırım yeterli ipuçlarını veriyor bize. Siz ne dersiniz?


Bir sonraki yazımda tekrar görüşene dek kendinize çok ama çok iyi davranın ve yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

Devamını Okuyun »


Herkese Merhabalar,

Genellikle web dünyasındaki güncel gelişmeleri ve yorumlarımı paylaştığım bloğumda bu seferde alt başlıklar halinde, internetin geleceği (Web.30) adına paylaşımlarda bulunmak istiyorum müsadenizle.

Web2.0' ı Anlayabildik mi ?

Çok fazla değil, az biraz interneti ve yeni nesil girişimleri takip ediyorsanız Web2.0 kavramını (yeterince) duymuş ve ne olduğunu az çok idrak etmişsinizdir.

Peki hiç düşündünüz mü web2.0 ile birlikte internet nereye doğru ve nasıl şekillenecek? Nasıl bir web3.0 bekliyor bizi ve ne kadar uzak bize? Yoksa Web2.0 gibi ansızın içinde mi bulacağız kendimizi?

Aslında daha web2.0 ı kavramaya çalışırken buda nesi, şimdi nereden çıktı bu web3.0 dediğinizi duyar gibiyim. Ancak teknolojinin yansıması olan internetin kaçınılmaz özelliği sürekli yenilenmek. Bize de bu yenilenmeyi takip etmek ve olabildiğince hayatımıza yansıtmak düşüyor sanırım.

Web3.0 da Ne ?

Kendimizi psikolojik olarak web3.0 a biraz hazırladıysak şimdi gelin nasıl bir web in bizi beklediğine değinelim. Yazının başlığında belirttiğim Semantik Web, Web3.0 ın diğer adı.

"Semantik Web" anlam olarak "anlamsal internet" karşılığına geliyor türkçemizde. Yani internetteki içeriğin sadece harf ve kelime guruplarından ibaret olmadığı, bu kelime guruplarının sahip olduğu anlamın ve profilllerimizin de ( web de paylaştığımız bütün bilgilerimiz profilimizin ta kendisidir ) değer kazandığı bir web web3.0. Dilerseniz genel bir örnekle bunu daha da somutlaştıralım. Herhangi bir arama motorunu kullanarak bir arama yaptınız. Karşınıza çıkan sonuçlar tamamen içerik odaklı sonuçlardır. Yazdığınız kelimleri içeren siteler popülaritesine göre sırayla dökülür önünüzde. İşte Semantik Web'in farkı burada karşımıza çıkacak. Yaptığımız arama sonuçları içerik odaklı değil, anlam ve profil odaklı olacak. Yani yazdığımız kelimelerin anlamını gerçek manada içeren ve web3.0 için oluşacak olan profilimize en uygun sonuçlar çıkacak karşımıza artık. İşte tam bu noktayı yapay zekanın web'e, internet teknolojilerine dahil olduğu bir nokta olarak ta gösterebiliriz. Yapay Zeka üzerine kurulu web siteleri profilimize göre özelleşecek ve bizi tanıdığı ölçüde bizim içeriğimizi bize sunacak. Arama motoru için verdiğim örnek bu oluşumun sadece bir parçası.

Yeri gelmişken sevgili Hasan Özgan'ın konuyla ilgili güzel bir çalışmasının meyvesi olan bu değerli yazısını da okumanızı tavsiye ediyorum.

Peki Neden Yapay Zekaya İhtiyaç Var ?

Web3.0 gelişiminde en önemli faktörler devasa büyüklükteki içerikler ve on milyonlarca profiller olacak. Dolayısı bu devasa data katmanlarını karşılaştırmak, yorumlamak, ilişkileri yakalamak ve değişimleri öğrenerek güncel kalmak web3.0'ın temeli ve bu da ancak yapay zeka ile mümkün. Yani içeriğini sürekli güncel tutan, gelen kullanıcılarının profillerini öğrenen ve buna göre kendini size sunan dinamik sitelerden bahsediyorum. Burada içeriği kullanıcılarınn oluşturduğu web'den (Web.20), kendini oluşturan, yenileyen ve güncelleyen kullanıcı odaklı web'e doğru bir yönelmeyi rahatlıkla sezebilirsiniz.

Web2.0'dan Web3.0'a Geçiş

Peki nasıl olacakta bu yöneliş gerçekleşecek. Günümüzde webde bulunan içerik web3.0 için aslında çok yetersiz bir içerik. Devede kulak olarak betimlesek sanırım abartmış olmayız. Hergün yeni yeni web2.0 siteleri türeyerek bu bilgi açığını kapatmak adına misyon üstleniyor aslında. Yani kullanıcılar olarak bizler web3.0 için harıl harıl içerik giriyoruz da diyebiliriz neredeyse. Bu biraz insanın internet kullanımını sorgulamasına neden olabilir ancak kaçınılmaz olan bir gerçek. Özetle web2.0 günümüzde her ne kadar amaç ise aynı zamanda web3.0 için bir araç. Dolayısı ile web3.0 için gerekli profillerimizi ve içeriği web2.0 üretecek. Geriye de, yapay zekanın gelişmesi ve web ile bütünleşmesi kalıyor.

Web3.0 İçin Web Devleri Neler Yapıyor ?

Günümüzün devleri olan Google, Yahoo ve ülkemizden Nokta gibi devler ise gerekli içeriğe sahip olma adına cömert davranarak durmadan satın alımlar yapıyorlar. Google' ın Youtube ve FeedBurner'ı satın alması, Yahoo'nun Mybloglog ve benzeri satın alımları, Nokta'nın Blogcu satın alımı bu girişimlerin popüleriteleri ve getirileri kadar sahip oldukları içerikleri içindir aynı zamanda. Web3.0 için gerekli bilgiyi elinde en çok bulunduran devler gelecekte avantajlı olacaklarının çok iyi bilincindeler. Sadece satın alım değil aynı zamanda ar-ge ile yapay zeka alanına da yatırım yaptıkları kulağımıza gelen diğer haberlerden.

Sematik Web'in Öncülerinden: Hakia

Hakia, ( eğer duymadı iseniz ) Semantik Web in habercilerinden, öncülerinden bir arama motoru. Yukarıdaki bahsettğimiz web3.0 arama motoru örneğine günümüzün belkide en yakın arama motoru. Yaptığınız aramalarda içerik bazlı değil anlam bazlı aramalar yapabiliyorsunuz. Gerçekten ciddi yatırımlar ile bu güne gelen Hakia'nın Web3.0 a geçiş aşamasındaki kazanacağım önemi ve popüleriteyi inanın tahmin etmek çokta zor değil. Dilerim anasayfa da bahsettikleri Türkiye sürümüde bir an önca yayına başlar, başlar da azda olsa semantik arama tecrübesini dilimizde de tatmaya başlarız.

Sonuç

Web3.0 ile birlikte çok daha dinamik, inanılmaz bir içeriğie sahip ve pazarlama odaklı bir web bizleri bekliyor. Aslında yazımın başlığında kullandığım "Ne kadar sempatik" kelimesi de bu yüzden. Her ortamda tanınmak ve direk bize odaklı bir web le haşır eşir olmak ne kadar huzur verecek bize merakla bekliyorum. Eğer Gmail kulllanırken mailinizin içeriği ile örtüşen hemen sağdaki Adsense reklamlarından sıkılanlardansanız, web3.0 adına sizi zor bir geçiş evresi bekliyor diyebiliriz, Ne dersiniz?

Tekrar paylaşmak üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

Geçenlerde rastladığım ve ancak yazma fırsatı bulduğum bir sosyal ağdan bahsetmek istiyoruz sizlere:



Sevgili Mert Ulaş'ın Ning altyapısını kullanarak oluşturduğu bir ağ bu. Blog yazarları arasındaki sosyal ağ bağlamındaki iletişim kopukluğunu farkedip böyle bir düşünceyi harekete geçirdiği için kendisine teşekkür ediyorum. Hakkaten güzel ve akıl dolu bir düşünce olmuş bu.

Bu güzel girişimini ilk defa bloğunda duyurduğu yazı ise bu olmuş.

Eğer bir sosyal ağ girişimi düşüncesine sahipseniz mutlaka Okyanus Ötesi'ndeki bu yorumu okuyun derim. Kendisi yerinde bulduğum gerekli ikazları yapmış bile.

Halen bu sosyal ağdan haberiniz yoksa ve bir blog yazarıysanız sizi hemen böyle alalım; Türk Blog Yazarları

Tekrar Görüşmek Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.
Devamını Okuyun »


Herkese Merhabalar,

Web'de dolaşırken rastladığım bir gelişmeyi geçte olsa buraya taşımak istiyorum müsadenizle. Software AG, Crossvision Application Designer çözümünün ücretsiz versiyonunu piyasaya sunmuş.

Crossvision Application Designer, ileri düzey bir Web 2.0 uygulama tasarımı ve çalıştırma ortamı. Şirket içinde geliştirilen mevcut uygulamalar ile Web uygulamalarını birleştirerek yeni uygulamaların hızlı ve kolay bir biçimde uygulanmasını sağlıyor.

Ücretsiz versiyon, ticari olmayan kullanımlar için online olarak sunuluyor ve ticari versiyonla aynı işlevselliğe sahip bulunuyor.

Crossvision Application Designer, Servis Odaklı Mimari içinde kullanılmak üzere birleşik uygulamalar geliştirmek isteyen işletmelere yönelik bir ürün. Bu ücretsiz topluluk versiyonu, özellikle eğitim kurumları açısından önem taşıyor; çünkü, öğrencilerin en yeni yazılım geliştirme teknolojilerine erişimlerini sağlamak için uygun maliyetli bir çözüm sunuyor.

Crossvision Application Designer, Software AG`nin, şirketlerin mevcut BT altyapılarını yeni ve yenilikçi yollarla kullanmalarını destekleme stratejisine hizmet ediyor. Software AG, müşterilerine, mevcut uygulamalarını geliştirme ve genişletme, bunları modern BT ortamlarında kullanmaya devam etme, bir yandan da geliştirme ve bakım maliyetlerini azaltma imkanı veriyor.

Software AG`nin Crossvision Application Designer çözümü, Zengin İnternet Uygulamaları’nın (RIA) AJAX (Asynchronous JavaScript + XML) ile tasarlanmasını ve uygulanmasını hem hızlandırıyor, hem de kolaylaştırıyor. Application Designer ile, masaüstüne benzer yetenekler tarayıcı için sunulabiliyor ve bu konuda geliştirme uzmanlarının karmaşık JavaScript, HTML ya da CSS (Cascading Style Sheets) kodlamaları gerekmiyor.

Application Designer kullanılarak oluşturulan uygulamalar bir kez tasarlanıp test edildikten sonra, Tomcat, JBoss, IBM WebSphere, BEA WebLogic gibi çeşitli Java uygulama sunucularında hızla yaygınlaştırılabiliyor. Her uygulamaya, tarayıcılar ve bir Java SWT (Standard Widget Toolkit) istemci üzerinden anında erişilebiliyor.

Software AG, standartlara dayalı bir yaklaşımla, müşterilerine Servis Odaklı Mimariler oluşturma konusunda yardımcı oluyor. Şirket, hem misyonu AJAX teknolojisinin daha çok benimsenmesi olan OpenAJAX Alliance kuruluşunun, hem de Eclipse Foundation adlı örgütün bir üyesi.

Ürünü henüz indirme ve deneme imkanım olmadı yoğunluğum dolayısı ile. Vakit bulduğum en kısa zamanda incelemeyi düşünüyorum. Eğer siz değerli okuyucularımdan bu fırsatı yakalamış olanı varsa ve görüşlerini paylaşırsa memnun olurum.

Tekrar Görüşmek Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla.

Kaynak : Hürriyet
Devamını Okuyun »


Herkese Merhabalar,

Mailime yeni düşen bir TechCrunch mailinde dikkatimi çeken bir web 2.0 girişimini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yenilenmiş arayüzü ile henüz beta aşamasında olan gör ve bul mantığındaki bu girşimin adı Quintura. Quintura bir arama motoru, ama bildiklerimizden öyle farklı ve güzel düşünülmüş ki beni bu yazımı yazmaya itti.

Yeni bir web girşimi yapmaya girişsek ve bu da arama motoru olsa, herhalde çoğumuz; tıkpı google gibi sade ve hızlı bir arayüz oluşturmaya çalışırdık. İşte Quintura burada farkını ortaya koyuyor. Web 2.0 dan alışık olduğumuz etiket kavramını; "etiket bulutları" haline getirerek herbir etiketi bir arama kriteri haline dönüştürüyor. Her etiket ile ilişkilililerinin de görünüvermesi bulut kavramını doyuruyor sanki. Dahası istediğiniz etiketi aramak için yapmanız gereken tek şey etiket üzerinde beklemek. Kullanılan altyapısı sayesinde "onmouseover" olunan etiket ile ilgili sonuçlar hemen yanda listeleniyor. Olduki etiketleri birlikte kullanmak istiyorsunuz, o zaman da sabit kalmasını istediğiniz etiketleri tıklamak sureti ile istediğiniz farklı kombinasyonlara ulaşabiliyorsunuz. Açıkçası yapıyı biraz karmaşık bulmama rağmen iyi bir pazarlama stratejisi ile bu karmaşıklığın doğrabileceği etkiler aşılabilir diye düşünüyorum. Öyle ki; ürün kadar ürünün sunuş biçimi de ürünün kaderini belirliyor. Şunu da belirtmeliyim ki; siteyi ilk gezişimde kendimi onmouseover mantığına çok fazla kaptırmış olduğumdan olsa gerek sonuçlardan birinin üzerine gelip safyanın açılmasını bekledim :). Quintura' nın bana bu hissi hissettirmesi bu yazıyı yazmamdaki bir diğer etken oldu. Çünkü alışık olmadığım bir reaksiyon göstermiştim. Yine dikkat çeken noktalardan bazıları da arama sonuçlarını kayededebilme, e-mail ile paylaşabilme gibi işlevlerin bulunması.

TechCrunch'taki ilgili makaleye yapılan yorumlarda eleştirilen bir noktaya burada da değinmek istiyorum. Bu nokta da; arama işlevi için Yahoo alt yapısının kullanılması. Zaten sonuç listesinin hemen altında "Powered by Yahoo XML" linkini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Tabi bu noktada hakkaten insan düşünmeden edemiyor; böyle bir girişim tamamıyla başka bir projeye bağımlı kalmalı mı? Benim bu konudaki düşüncem tabiki hayır ama, sanırım bu bağımlılığın avantaj ve dezavantajlarını ilerleyen zaman dilimlerinde daha iyi görebileceğiz.

Quintura beta haliyle arama motorları içerisinde yeni bir soluk getireceğe benziyor. Klasik google yaklaşımı bir arama motoru yerine daha görsel ve daha etkileyici bir arama motorunu bize vaad ediyor . Tabi bu nokta da aramalarda getirilen sonuçların kalitesi de elbette önemli. Yahoo'nun yeni optimizasyonlara gitmesi ya da gitmemesi, atacağı her stratejik adım direkt olarak bu girişimi de etkileyeceğe benziyor.

Üzerinde durmak istediğim bir diğer nokta da yine yorumlarda site admin(ler)ince değinilen yeni eklenecek işlevler. Bunlar; aranan etiket bulutlarının kullanıcılara özel hale getirilebilmesi, kullanıcıya özel yeni etiket bulutları oluşturulabilmesi ve kaydedilebilmesi gibi kullanıcı odaklılığı sağlayacak web2.0 işlevleri. Ayrıca Quintura'nın daha hızlı yaygınlaşması için fonksiyonalitelerinin bloglara ve diğer sitelere taşınabilmesini sağlamak ta (tıpkı google gibi ) düşünülen bir diğer fonksiyonalite.

Bu kadar yorumdan sonra sizi girişimi incelemeye ve görüşlerinizi paylaşmaya davet ediyorum. Umuyorum ki, yeni gişirimleriniz için ufkunuzu açacak bişeyler bulacaksınız.

Tekrar Görüşmek Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla...
Devamını Okuyun »

Herkese Selamlar,

Bu seferde gelin web deki yeni çılgınlığımız olan Blog kavramı üzerinde biraz duralım. Yani Blog nedir, ne değildir, hakkındaki istatistikler nelerdir vs gibi sorulara cevap bulmaya, verilen cevapları paylaşmaya çalışalım.

Önce gelin "blog nedir ne değildir" sorusuna ve yanıt(lar)ına göt atalım. Tabi bu nokta da yapacağımız en doğru şey; web üzerindeki kaynaklarımıza başvurmak. Bakalım kaynaklarımız ne demiş;

- WikiPedi
- Bildrigeç
- Ekşi Sözlük
- WordPress Türkiye

Bu kaynakları doyana kadar okumanızı tavsiye ediyorum. Öyleki yazıyı hazırlarken inanın o kadar çok şey öğrendim ki, bu yazı benim için bile çok faydalı oldu. (kendi kendime de faydalı oldum denebilir :))

Şimdi ise blog kullanım kültrümüz hakkında toparlamaya çalıştığım istatistiki verileri ve tahminlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle.

İlk olarak türkçe blog servisleri altyapısı ile türkçe içerikle yayınlanan blog sayısını araştırmak gerekiyor. Tabi bunu bize direkt olarak sunan kaynak(lar) olmadığı için ( tabiri caizse ) kapı kapı dolaşıp veriler toparlamaya çalıştım ve aşağıdaki verilerle karşılaştım. Burada servisleri, yayınlanan blog sayısına göre azalan şekilde sunmak istiyorum sizlere;

- Blogcu 300,000
- AzBuz 149,000
- BenimBlog 18,638
- Yapsana 6,414
- Blogosfer 4,795
- SelamGünlük 1,350
- internet.blog 1,076
- TurkceBlog.Net 825
- Blogyaz.Com 698

Bu bilgilere, arama motorlarını kullanmak suretiyle bulduğum türkçe servisleri inceleyerek ( yayınlanan blog sayılarını arayüzlerinden hesaplayarak )ulaştım ( 24.02.2007 tarihi itibariyle ).

Sadece bu verilere göre türkçe servisler tarafından yayınlanan ve sayılabilen yaklaşık 482,000 adet türkçe blog bulunmakta. Tabiki bunların hepsi aktif olarak kullanılıyor mu bilemeyiz ama böyle bir rakam çıkıyor karşımıza. Ayrıca bazı türkçe blog servislerinde ( netlarus, gaxxi gibi ) bu bilgilerin paylaşılmadığını göz önüne alırsak toplam rakamın 500,000'lere çıkması gayet doğal dimi.

Şimdi ise ikinci olarak altyapısı türkçe olmayan fakat üzerinde rahatlıkla türkçe blog yayınlanabilen servisleri incelemek gerekiyor. Bunlar; Blogger, myspace, livejournal, WordPress gibi servisler. Fakat burada şöyle bir problem çıkıyor karşımıza; inceleyebildiğim kadarı ile bu servisler maalesef dil bazında yayınlanan blog sayısı gibi istatisitkleri paylaşmıyor bizlerle. Dolayısıyla tahminler hariç güvenebileceğimiz veriler şimdilik yok denebilir. Tahminlere baktığımız zaman ise, ülkemizde Web 2.0'ın önde gelen yorumcularından olan Arda Kutsal; Webrazzi Forumda bu sayıyı 250,000 olarak tahmin etmiş.

Dünya üzerinde 65 milyonun üzerinde blog olduğu internette dolaşan ve desteklenen bir veri. Ülkemiz nüfusunu dünya nüfusuna oranladığımızda (70 milyon / 6,5 milyar = 0.011) ve ülkemizdeki internet kullanım oranının ( genç nüfusumuz sayesinde ) dünya ortalamasına yaklaştığını da göz önüne aldığımızda; yaklaşık 710,000 türkçe bloğun yayında olduğunu tahmin ediyorum. Bu rakam dan 500,000 türkçe servis tabanlı blog tahminimizi çıkartırsak geriye 210,000 civarında türkçe olmayan servis tabanlı türkçe blog yayınlanıyor diyebiliriz sanırım.

Özetlemek gerekirse; 500,000'i türkçe servis tabanlı, 210,000'i türkçe olmayan servis tabanlı yaklaşık 710,000 türkçe blogumuz yayında gibi bir istatistiki bilgiye rahatlıkla ulaşabiliriz.

Bu sayılar tabiki bugün ( 24.02.2007 ) itibari ile geçerli olabilecek veriler ve tahminler. Bunu özellikle belirtmek istedim çünkü dünya genelinde hergün onbinlerce yeni bloğun açıldığı bir dönemdeyiz. Kanımca günümüzde doygunluk seviyesinin çok altında olduğumuz blog kavramı; önümüzdeki yıllarda internet kullanımımızda daha çok yer alıyor olacaktır. Öyleki edindiğimiz veriler, hem insanlık olarak hemde millet olarak bu kavramı çok sevdiğimizi ve ilerleyen yıllarda bunu daha fazla yansıtacağımızı gözler önüne seriyor.

Zaten, blog dediğimiz internetteki kendi arayüzümüz, bizi web vitrinine taşımıyor mu? İnsanın da hoşuna giden bu olsa gerek.

Tekrar Görüşmek Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla...
Devamını Okuyun »

Herkese Merhabalar,

İnternetin ve içeriğinin seviyeli bir şekilde gelişmesi biz yazılımcı, tasarımcı ve girişimcilerin ( aslında hepimizin ) istediği ve üzerinde çabaladığı bir olgu. Öyleki aksi durumda kötü emelli kişilerin eline geçmiş atom bombasından farksız olurdu herhalde internet.

Kimimiz yaptığımız işlerle, kimimiz seviyeli içeriği sahip girişimleri ile, kimimizde bu saydıklarımı daha fazla takip ederek gerçekliyor bu güzel ve seviyeli içerikli internet çabalarını.

Bu yönde olumlu bir paylaşım ortamı olarak gördüğüm ve her fırsatta takip etmeye çalıştığım Webrazzi'yi zaten bilmeyeniniz kalmamıştır. Eğer halen Webrrazzi den haberiniz yoksa ve üstüne üstlük web ile uğraşıyorsanız bence hemen kendinizde bir eksiklik hissetmeye başlayabilirsiniz.

Arda Kutsal'ın "Yeni nesil web girişimlerine yakın takip" olarak başlıklandırdığı ve içerik olarak bu başlığın altını fazlasıyla olumlu bir şekilde doldurduğuna inandığım bir paylaşım ortamı Webrazzi.

Şimdi ise "Daha fazla paylaşım için Webrazzi Forum yayında!" yazısıyla bizleri haberdar ettiği Webrazzi Forum yayın hayatına başlamış durumda. Dolayısıyla bende yazım vesilesi ile sizleri haberdar etmek istiyorum. Öyleki forum canlanmaya başladığında ( ki bu çok fazla zaman almayacaktır ) bu tavsiyeme hak vereceğinizi umuyorum.

Bu forum fikri için Arda Kutsal'ı tebrik ediyorum. Zira hamlelerini merakla takip ederken çok daha kaliteli bir web 2.0 için yapılan bu hamle çok hoş oldu.

Sanırım artık hepimiz web 2.0 ile daha fazla zaman geçiriyor, daha fazla beyin jimnastiği yapıyor ve düzgün içerikli ve seviyeli bir web için daha fazla katkı yapıyor olacağız.

Herkes için faydalı bir Webrazzi Forum olması dileğiyle...

Tekrar Görüşmek Üzere,

Sevgi ve Saygılarımla...
Devamını Okuyun »