Açsınız ve artık dayanamayıp yakınınızdaki bir lokantaya karnınızı doyurmak için girdiniz, siparişinizi verdiniz.
En sevdiğiniz çorba önünüze geldi ve müthiş kokuyor! :) E açsınız dedik ya, beklemeye tahammülünüz yok. Bir dilim ekmekten ısırığı aldınız ve kaşık elinizde.. Hazırsınız, tam içmeye başlayacasınız, o da nesi?
Hacmi içine düştüğü çorbanın yüzde biri bile değil, bırakın tüm çorbanızı, temas ettiği yüzey 1 cm3 değil belki de.
Ama o göreceli minicik sinek yine göreceli koskoca bir kase çorbanızı içilmez hale getirdi işte.
Alın size tam bir trajedi! Ne şuçlu var ne de kazanan.. Geçilmiyor kaybedenden..
Neden mi ?
Hevesi kursağında kalan siz de kaybediyorsunuz, hevesi hayatına mâlolan sinecekcikte. Tabi ki birazdan çorbanızı değiştirmesini isteyeceğiniz lokanta sahibi de. Çorba mı? Canlı olmasa da, kaybetmese de sonuçta o da kayboluyor işte..
Yazının biraz mide kaldırıcı olduğunu kabul ediyorum, ama bu seferlik idare edin efendim. Telafi için yazının sonunu şu güzel cümle ile de bağlayayım bari :)
Çorbanıza sinek düşmesin, hevesleriniz kursağınızda kalmasın efendim! Güzel güzel yudumlayın hayatı ;)
Tekrar Paylaşmak Üzere,
Sevgi ve Saygılarımla
Teşekkürler güzel yazı olmuş.. :D
Cok Güzel bir site tecekürler